Nijerya’daki Boko
Haram örgütü, Somali’deki
korsanlar ve İslamcı milisler
ya da Yemen’dekiHusiler, hepsi
farklı gibi gözükse de, hepsinin arkasında bunları yöneten bir derin-paralel aklın
varlığından söz etmek mümkün..
Bu arada; rehin tutulan Türkler sanki Türkiye’nin ilk
anda taraf tutmasını engellemek için bu derin akıl tarafından düşünülmüş bir
eylem biçimi gibi gözüküyor..
Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof.
Dr. Birol Akgün, IŞİD’in İngiltere’den güç aldığını
söylüyor. IŞİD adını
çok duyuyoruz ama, aslında arka planda bu maskenin arkasında “Saddam’ın gizli ordusu”nun
yüzü her gün biraz daha belirgin hale geliyor.. Aslında ayaklanmayı IŞİD değil,
bu “gizli ordu”ya
destek veren Sünni
aşiretler başlattı.. Bu gizli ordu, Saddam’ın Cumhuriyet muhafızlarının gizli kanadı olarak
biliniyor..
SDE’den Prof.
Akgün “ABD işgaline
karşı en büyük direnişi Tevhid ve Cihad Örgütü gösterdi.
IŞİD’in atası sayılan örgütün kurucusu Ebu Musa El Zerkavi Afganistan’da Üsame Bin Ladinile
beraber hareket etti. 11
Eylül’ün ardından işgal belli olunca bunlar Irak’a
gelerek Sünnikesimde
direniş örgütlediler. Afganistan’da
savaşanlar Irak’a
geldi” diyor.. Harekete Türkiye’den
de katılım var, ABD’den, Avrupa’dan, Bosna’dan, Çeçenistan’dan da!
Bu kadar geniş bir koalisyonun içinde bana kalırsa olmayan ülke ya da
istihbarat örgütü yoktur!
Saddam’ın gizli ordusu bu süreçte IŞİD ile
bir araya geldi ve örgütün ideolojik, siyasi ve askeri yapısını yeniden dizayn
ettiler.. Yani bu ayaklanma sadece IŞİD ile
başlayıp biten bir hareket değil. Bir koalisyondan, çatı örgütlenmesinden
sözetmek mümkün. Tevhid ve Cihad Örgütü veparalel bir
takım yapılar da bu koalisyona katıldı. Bazı Sünni aşiret liderleri İzzet Ed Duri’ye
tepki gösterseler de “düşmanımın
düşmanı benim dostumdur” mantığı ile hareket ediyorlar.. 2006’daIrak’ta, Şii otoriteye
karşı Sünni bir direniş için zaten aşiretler ve dini önderler ve örgütler
arasında zımni bir mutabakat vardı. Bugünkü hareket bu temel üzerinde
yükseliyor..
IŞİD’in hedefi, Irak ilerde
bir bölünmeye giderse Şii ve Kürtlere
karşı Sünni
Arapların tarafında yer alacaktı.. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın
o zamanlar yazdığı bir makalede bu yapıdan söz edilir zaten.. Bu Amerikan senaryolarında
ayrıntılı olarak planlanmış bir konu.. Hedef, krizi dramatik şekilde
derinleştirerek batının müdahalesi için zemin oluşturmak ve bölgede bir vesayet rejimi oluşturmak..
Son zamanlarda arkası arkasına yaşanan olayların hepsi deorganize işler..
Organize işler böyledir.. Kontrollü
bunalım stratejisi ya da tavşana kaç, tazıya tut hesabı!
Bu işlerde paranız varsa, size lojistik sağlayacak bir ülke, örgüt varsa pireyi deve, fili fare gibi
gösterebilirsiniz.. Dünkü örgütler bir anda devlet olma
iddiası ile çıkar karşınıza.. Yeni bir şirket bir anda gündem olur.. En avami dini bir hareket, sanat,
edebiyat, kültür, felsefe okulu açarbakarsınız.. Parayı
bastırın size dünyanın en çok konuşulan gazetesini çıkartsınlar.. Cilalı adam devri yaşıyoruz..
Bir olimpiyat
yaparlar ağlatırlar sizi. Namaz kılmayan adamı şeyh yaparlar,
kerametleri karşısında diliniz tutulur. Konuşmaları yüreğinize işler,
gözyaşlarınıza hakim olamazsınız.. Çeyrek
ekmek arası döner ve bir kutu ayrandan % 7 oy damıtırlar..
Birileri bizim kanlarımız ve
gözyaşlarımız üzerinden kendilerine iktidar ve servet üretmek
istiyor.. Petrol
fiyatlarına, döviz, kur hesaplarına bakıyor musunuz! Ne kadar
bomba atarsanız, mermi sıkarsanız patronlar o kadar memnun olacak.. Madem her ölen şehid,
madem her
savaşçı mücahid, silah patronlarının çok hoşuna gidiyor bu
denklem..
Organize işler çevirenler yeni senaryolar peşindeler. Dinî, mezhebî, etnik, ideolojik,
politik, felsefi, vicdanî ne kadar farklılık varsa hepsi
birbirine düşman olmalı.. Haydi Şiiler,
haydiSelefiler,
haydi ne duruyorsunuz Sufiler..
meydan sizin! Bu arada IŞİD,
Musul operasyonlar komutanı Orgeneral Muhammed Muhsin Ebu Elvelid’i Telafer’de esir
almış.. Her iki taraf da kelle kesmeye, esirleri kurşuna dizmeye devam ediyor..
Her iki taraf da bu işleri yaparken tekbir getiriyor işin kötü yanı!
Hz. Ali peygamberlerden üstün
mü? Aslında tartışacak başka konumuz kalmadı.
Bundan sonra bu tür konuları daha çok tartışacağız. Mehdi, Mesih, keramet, şefaat..
Dünya Caferi
Alimler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Şeren, ‘’Hz. Ali peygamberlerden üstündür’’
demiş.. Der! Eğer Fetullah
Gülen “hocaefendi”
üstünse diğer peygamberlerden Hz.
Ali niye üstün olmasın ki! Gülen’e itibar
etmeyebilirsiniz, tasavvuf
erbabına sorun bakalım,onların
şeyhleri, Benî İsrail peygamberlerinden üstün değil mi! Kimleri Hz. Ali ve Fatıma’ya ayrı bir
kitap verildiğinden bile söz edebilir..
Bu nasıl bir Caferilik’se “eskiden yoğ idi, iş bu rivayetler
yeni çıktı.” Onlar bunu tartışmaya bile gerek görmez.. Bazı tasavvuf ve
bazı Risale-i
Nur talebeleri kendilerini belli bir silsile ile Hz. Ali’ye nisbet
edenler. Sadece Şiiler değil.
Sonunda gelir iş Hz.
Peygamberin Miraç’ta, Sidre-i Münteha’da, Levh-i Mahfûz’dan bakıp gördüklerine..
Oradan alınan geçmiş ve geleceğe, hale dair bilgiler gizli bir formülle bugünkü
muhteremlere ulaşır.. O gizli bilgi Kur’an’ın
ruhudur, onun mümkün olan tek doğru yorumu ancak o bilgiler
ışığında mümkündür..
“İsm-i Azam”
duasını bilen bu zatların, Zat-ı Zülcelalle görüşmeleri için artık hâşâ Cebrail’e bile
gerek yok.. Dünya Hz.
Muhammed’in yüzü suyu hürmetine yaratıldı, efendi hazretlerinin
yüzü suyu hürmetine devam ediyor.. Bu arada Hz. Ali’ye de yer
açmak gerekiyordu, hâşâ sümme!..
Kimi Mehdi, kimi Mesih, kimi
mahşerin imamı, bir sürü nevzuhur adam..
Hadi bunlar var da, nasıl
oluyor da bu kadar büyük kalabalıklar bu adamların peşine takılıyorlar..Organize işler bunlar..
Selam ve dua ile..
Yazar: YENİ AKİT GAZETESİ
ABDURRAHMAN DİLİPAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder