26 Kasım 2014 Çarşamba

ABDÜLKADİR GEYLÂNİ HAZRETLERİ : MEHDİ , MEHDİYET


Seyyid Abdülkadir Geylâni Hazretleri H z. Mehdi (A.S) için, “Feth’ur-Rabbani” adlı eserinin 60. meclis’inde şöyle beyan buyuruyorlar:

“Kim ki bu hâle erer ise, artık Azîz ve Celil olan Allah’ın kapısından onu hiçbir engel alıkoyamaz. Bayrağı indirilemez. Askeri mağlup edilemez. Hakk’ı haykıran sesi susturulamaz. Tevhid kılıcı için bir hudud çizilemez. İhlâs adımları yürümekle yorulmaz. Hiçbir iş ona güç gelmez. 

Hiçbir kapı, önünde kapalı durmaz, açılınca da kapanmaz. Bütün kapalı kapıların kanatları uçuşur, bütün yönler açılır.

 O Hakk Tealâ’nın huzuruna varıncaya kadar, hiç kimse onu durdurmaya güç yetiremez.

 Rabbinin huzuruna vardığı an, O da ona lütfeder, ikramlarda bulunur. Onu kendi hücresinde uyutur. Lütuf ve fazlından yedirir, ülfet badesinden içirir. Bunları bulduktan sonra, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hatırına gelmeyen harikulâdelikleri görür.”

“Hakk Tealâ’nın fazlını, keremini bulduktan sonra, o büyük insan halk arasına tekrar katılır. Sebebi; onlara hidayet yolunu göstermesi, ebedî mülk sahibi kılmasıdır. Çünkü o kul, sonsuz manevî bir mülke sahiptir.

 Ulaşmış olduğu mertebelerin bereketiyle diğer insanlara feyz saçar, rehberlik ve hidayet öncülüğü eder. 

O öyle bir kuldur ki, Hakk’a vasıl olmuş, O’nu görmüş ve masiva denen Hakk’ın Zat’ından gayrı şeyleri bilmiştir. Artık işi halkla uğraşmaktır.

 Yerine göre halkın tepesine bir tokmak olur. Hakk olanla batıl olanı birbirinden ayırt eder.

 Onları Azîz ve Celil olan Allah’ın katına göndermek için bir elçi, birkılavuz olur.

 Bu zâta melekût âleminde “Azîm” yani; “büyük” ismi verilir. 

Bütün halk onun kalbinin ayakları altında durur ve onun gölgesinde gölgelenir. Bu halleri işitip heyecana kapılma…”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder