25 Kasım 2014 Salı

DECCAL KİMDİR ? - ÜSTAD BEDİÜZZAMAN VE HİLE VE FİTNEYE DAYANAN ŞEYTÂNÎ YÖNÜYLE DÜNYADA MEŞHUR OLMUŞ İNGİLİZ SİYASETİ ÖZELLİĞİ: Fitnekârlık, ihtilâftan istifade, menfaat yolunda her alçaklığı irtikâp etmek, yalancılık, tahripkârlık, hariçte menfîliktir.



Hile ve fitneye dayanan şeytânî yönüyle dünyada meşhur olmuş “İngiliz siyaseti”, her türlü sömürgecilikle insanlığın ve bilhassa Müslümanların başına belâ olmuştur.

İngiliz siyasetinin hassa-i mümeyyizesi (ayırıcı özelliği), fitnekârlık, ihtilâftan istifade, menfaat yolunda her alçaklığı irtikâp etmek, yalancılık, tahripkârlık, hariçte menfîliktir. 

Fenalık ve ahlâk-ı seyyie siyasetine vasıta olduğu için, her yerde ahlâk-ı seyyieyi himaye ederek teşcî eder” 1 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bu şeytânî ve menfî siyasetin hareket tarzını ve münafıkane taktiğini Hutuvât-ı Sitte adlı eserinin girişinde şu şekilde belirtiyor: “Her bir zamanın insî bir şeytanı vardır. Şimdi beşerde insan sûretinde şeytanın vekili olan ruh-i gaddar, fitnekârâne siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan elhannas (şeytan), altı hutuvatıyla (aldatmalarıyla) âlem-i İslâmı ifsat için insanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır madenleri, fiili propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor. Kiminin hırs-ı intikamını, kiminin hırs-ı cahını (makam, mevki hırsı), kiminin tamahını (kanaatsizliğini, aç gözlülüğünü), kiminin humkunu (ahmaklığını), kiminin dinsizliğini hatta en garibi, kiminin de taassubunu işletip siyasetine vasıta ediyor.” 2

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, 1920 yılında İstanbul’u işgal eden İngilizlere karşı “Hutuvat-ı Sitte” adlı eserini telif ederek “İngilizin âlem-i İslâm ve Türkler aleyhindeki müstemlekecilik (sömürgecilik) siyasetini ve entrikalarını, tarihî düşmanlığını etrafa neşrederek, Anadolu’daki Millî Kurtuluş Hareketini desteklemiş, bu hususta en büyük âmillerden birisi” olmuştur.3 

“Neden bu kadar İngilizlerden nefret ediyorsun, musalahasını (uzlaşmasını) da istemiyorsun?” suâline karşı verdiği cevap ise çok manidardır: 

“Sebep bir değil bindir. Bana en ziyade şedit görünen, mânen ahlâkımıza vurduğu darbedir. Çekirdek hâlinde olan secâyâ-i seyyieyi (kötü vasıfları) içimizde inkişaf ettirdi. Hayatın yarası iltiyam bulur (iyileşir); izzet-i İslâmiye, namus-u millînin yarası pek derindir. Edirne Camii’nde (Edirnekapı Camii), bir İslâm hocasının lisânıyla, Venizelos gibi şeytan zalime dua ettirdi. Merkez-i hilâfette (İstanbul’da) Müslümanlar lisanıyla hizbüşşeytan olan İ. G. Z., Yunan askerlerini halaskâr (kurtarıcı), tathirci (temizleyici) ilân ve karşısındaki güruh-i mücahidîni cani, zalim söylettirdi.” 4

Günümüz Deccalizmine fikir babalığı yapan, “Müslümanlara âlemi darlaştıran, hayat damarını kesen, nameşru evlâdını onlara karıştıran, dinsizliğe sevk ederek dini rüşvet isteyen, hayvancasına muvakkat bir sefilâne hayatı bırakan ve insanca, İslâm’ca hayatı öldüren” 5



İngiltere Sömürgeler Bakanı Lord Gladiston: “Bu Kur’ân İslâmların elinde bulundukça, biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız.” şeytânî siyaset sahibi zihniyet; Lozan anlaşmasında da fitnekârâne siyasetini kullanarak, “Türkiye İslâmî alâkasını ve İslâm’ı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulus birliği etmiş olur ve Hıristiyan dünyasının hürmet ve minnetini kazanır; biz de kendisine dilediğini veririz.” 6 vaadi ile kinini kusmuş, “Türk milletini İslâmiyet ve din cihetinden öldürmek” 7 senaryosunu sahneye sürmüştür. Zaten bu tür senaryoların tâ Osmanlı döneminde yazıldığını biliyoruz. Ancak bu tekrardan maksadımız yeni neslimizin haberdâr olmasıdır. Düşmanı sezmesi, can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını tanımasıdır.

Evet, bu hasım, bu şeytânî zihniyet tâ 1890’lı yıllarda “Bu Kur’ân İslâmların elinde bulundukça, biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız.” 8 emelini hedefine koymuştur. “Osmanlının son zamanlarındaki Meşrûtiyet hareketlerini baltalayan meşhur 31 Mart hadisesinde büyük ölçüde İngiliz parmağı vardır. Osmanlıyı yıkmak için Çanakkale önlerine gelen İngilizlerdir. Burada mağlûp olmalarına rağmen İstanbul’u işgal eden yine İngilizlerdir. İstanbul işgali süresince Anglikan kilisesi yolu ile insanların zihinlerini ifsat etmeye çalışan yine İngiliz hükûmetidir. İngilizlerin bu menfî propagandalarına karşı mücadele eden Üstad Bediüzzaman Hazretleri aleyhine ‘vur’ emri çıkartan cebbar İngiliz kumandanı Allenby’dir.” 9 Türkiye içerisinde İslâmiyet’e darbe vurmak için o dehşetli şahsı vazifelendirip, süfyanizm belâsını milletimizin başına saran yine aynı menhus ruhtur. Dünyayı ateşe veren bu şeytânî siyasetin ve ülkemiz içine soktuğu süfyanizmin tesirsiz kalmasının ve İslâmî kardeşliğin tesisi ve kuvvet bulmasının, nesillerimizin kurtulmasının yegâne çaresi; “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez mânevî bir güneş olduğunu bütün dünyaya ispat edip gösteren”10

Risâle-i Nur Külliyatı’nın bir an evvel anlaşılması, devlet eliyle resmen neşredilmesi ve hayata hayat olmasıdır. Evet, “Risâle-i Nur, bu mübarek vatanın manevi bir halaskârı olmak cihetiyle, şimdi iki dehşetli belâyı defetmek için, bu memleketin vatanperver siyasileri çabuk aklını başına alıp Risâle-i Nur’u tabederek resmen neşretmeleri lâzımdır ki, bu iki belâya karşı siper olsun.” 11 Hem “Risâle-i Nur’a ait mesele, bu vatan ve millete pek çok ehemmiyeti var. Size kat’iyen ve çok emarelerle ve kat’î kanaatimle beyan ediyorum ki, gelecek yakın bir zamanda, bu vatan, bu millet ve bu memleketteki hükümet, âlem-i İslâma ve dünyaya karşı gayet şiddetle Risâle-i Nur gibi eserlere muhtaç olacak; mevcudiyetini, haysiyetini, şerefini, mefahir-i tarihiyesini onun ibrazıyla gösterecektir.” 12 diyen ve çareyi sunan Üstad Bediüzzaman Hazretlerini nazar-ı dikkate almanın zamanı gelmedi mi?

DİPNOTLAR: 1- Eski Said Dönemi Eserleri, s. 537, 2- age. s. 449, 3- Tarihçe-i Hayat, s. 123 4- Eski Said Dönemi Eserleri, s. 574, 5-age. s. 451, 6- Emirdağ Lâhikası, s. 537, 7- age. s. 537, 8- Tarihçe-i Hayat, s. 81, 9- H. Akgünler, Yeni Asya, 8.12.2010. 10- Tarihçe-i Hayat, s. 81, 11- Mektûbât, s. 831, 12- Emirdağ Lâhikası, s. 148.

Ahmet DEMİRDÖĞMEZ  
29.12.2010
YENİASYA


DECCAL



 Bu yazı 10 dakikada okunup, sindirilecek bir yazı değil. Şu; yazıya geniş bir vakit ayırın , gerektiği yerlerde durup düşünün. 

DECCAL NEDEN MİMARİSİNDE PİRAMİT ŞEKLİNİ SEÇMİŞTİR?

BİNALAR, İNSANLARIN ENERJİLERİNİ ETKİLEMEKTEDİR.
KUBBE, SEKİZGEN GİBİ YAPILAR POZİTİF ENERJİ YAYARKEN,

PİRAMİT ŞEKLİNDEKİ YAPILAR NEGATİF ENERJİ ALANI YARATMAKTA.

O YÜZDEN DECCAL PİRAMİTLER YAPTIRMAKTA
VE UZUN BİNALARIN UÇ KISMINI PİRAMİTLEŞTİRMEKTEDİR.

DECCAL, ILLUMINATI DÜNYA DÜZENI


DECCAL'IN NEREDE OLDUĞUNU MERAK EDİYORSANIZ DİKKATLE BİRDAHA İZLEYİN http://www.youtube.com/watch?v=48V4g9-jLSU

Deccal ve Illuminati bağlantısının oluşturmak istediği Yeni Dünya Düzeni (New World Order) üzerine olacak.

Amacım size bu konuda gerekli temel bilgileri vermek ve düşünmenizi sağlamak.

Tanımlar


Bu bölümde, yazıda değineceğim kavramların tanımlarını ve açıklamalarına yer vereceğim. Öncelikle şeytan kavramını tanımlayarak başlayalım

.
ŞEYTAN VE YARDIMCILARI


Şeytan’ın Allah tarafından cennetten kovulma hikayesine tanımları yaptıktan sonra yer vereceğim. Ama bu konuyla ilgili yanlış bilinen bir noktayı düzeltmek istiyorum. Şeytan, sanılanın aksine tek bir varlık değil; kendi içinde hiyerarşi barındıran bir gruptur. Lideri ve o liderin yardımcıları vardır. Onların altında, her insanı kötü yola sevketmek için başka şeytanlar vardır. Bunları şöyle gösterebiliriz:


1) İblis (Lucifer): Şeytanların lideridir. Allah tarafından kovulduktan sonra kendini, insanları Tanrı’nın yolundan saptırmak ve dünyaya fitne getirmeye adamıştır. Ahir zamanda dünyaya Deccal olarak, insan suretinde ineceği belirtilir.


2) Şeytan (Satan): İblis’in yardımcısıdır. İblis, diğer şeytanlar, kötü cinler ve kötü insanlar arasındaki haberleşmeyi sağlar.


3) Diğer Şeytanlar (Devil): İnsanları kötü yola saptırmakla görevlidirler.


4) Kötü Cinler ve İnsanlar (Demon): Tanrı’yı terkedip iblise itaat eden kısımdır.
Şeytan’ın hiyerarşisini böyle tanımladık. Bir de şeytanın Tanrı’nın huzurundan kovulma hikayesine değinelim 

(Isra Suresi)

61- Hani meleklere Adem için saygı ile eğilin” demiştik, onlar da saygı ile eğilmişlerdi. Yalnız İblis saygı ile eğilmemiş, “Hiç ben, çamur halinde yarattığın kimse için saygı ile eğilir miyim?” demişti.


62- Yine demişti ki: “Benden üstün tuttuğun kişi bu mu, söyler misin? And olsun eğer bana kıyamete kadar vakit verirsen, onun soyunu, pek azı hariç, azdırarak kontrolüm altına alacağım.”


63- Allah şöyle dedi: “Çekil, git”. Onlardan kim sana uyarsa kuşkusuz cehennem tam bir karşılık olarak hepinizin cezası olacaktır.”


64- “(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaatlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaat etmez.


65- “Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiç bir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!”
Bu olaydan sonra iblis Tanrı’ya olan inadı ve kibiri yüzünden tüm insanlığı doğru yoldan çıkarma, kendi kontrolü altına almayı hedeflemiştir. Şeytan’nın temel presipleri şöyledir:


-Şeytan’a göre, Tanrı’ya gerçekten vefalı, sadık tek bir kişi bile yoktur. Sadık olan kişiler yalnızca kendileri için iyi şartlar sürdüğünde sadık kalmaya devam ederler. Eğer bu sadık insanların başlarına çeşitli sıkıntılar gelecek olursa, bu kişiler Tanrı’ya bağlı olmaktan vazgeçeceklerdir


-Şeytan’ın insanlara da vaadi şudur: “Allah size herşeyi kısıtlamakta şartlar koşmaktadır, ben size herşeyi, ahlaki değerler olmadan özgürce yaşama hakkı veriyorum”


DECCAL


Deccal (antichrist) ahir zamanda dünyaya inecek olup, insanlığı Tanrı’nın yolundan saptırarak bütün dünyaya savaş, açlık ve sapkınlık yayacak olan kişidir.


Deccal aslında iblisin insan şeklidir. 

Hz.Nuh’tan Hz.Muhammed’e kadar bütün peygamberler kavimlerini Deccal tehlikesine karşı uyarmıştır.

3 semavi dine göre de deccal’in hikayesi aynıdır. Yeryüzünde büyük bir fitne çıkaracak, insanları Tanrı’nın yolundan saptırıp kendine hizmet ettirecek.

Daha sonra Mehdi ile Mesih (Hz.İsa) deccali bulup bizzat öldüreceklerdir. Şimdi deccalin özelliklerini hadislere bakarak yakından inceleyelim:

“Hz. Adem’in yaratılışından itibaren Kıyamete kadar geçen süre içerisinde Deccalden daha büyük bir fitne yoktur”


“Hiçbir peygamber gönderilmemiştir ki, ümmetini tek gözü kör, çok yalancı Deccal ile korkutmuş olmasın. Haberiniz olsun! Onun tek gözü kördür. Yüce Rabbiniz ise kör değildir. Onun iki gözü arasında Kâfir yazılmış olacaktır.”


Ayrıca bu hadis illuminatinin simgesinin neden tek göz olduğunu açıklıyor o meseleyi bir sonraki başlıkta inceleyeceğiz.


“İsa, deccali öldürdükten sonra iki kişi arasında düşmanlık kalmaz”


Bu hadis de bize deccalin ölümünden sonraki dünyayı tanıtıyor. Bu konuya da sonraki başlıklarda değineceğiz. 


Ayrıca Deccalin yağmur yağdırma gücünün olduğu rivayet edilir. Hatta o yüzden modern illuminati’de deccalin lakabı “rain man”dir.

ILLUMINATI


Deccal’in dünyayı kontrol altında tutmak için 1776 yılında tam sistemli ve gücüne ulaşmış hali ile kurduğu gizli örgüttür


 Esasen deccalin dünyadaki beyin takımı diyebiliriz. Üyelerine “mason” ismi verilir.

Simge ve Ritüeller


Illuminati logo olarak üçgen içinde tek göz (deccalin tek gözlü olmasıyla ilgili) , piramit, pergel ve cetvel kullanır.





3. resimde dikkatimizi çeken başka bir nokta da damalı yüzeydir. Masonik ayinlerin genelinde damalı yüzey bulunmaktadır. Masonların inanışına göre damalı yüzey cinlerin ve şeytanların başka boyutlardan dünyaya gelmesi için bir kapı görevi görmektedir. Damalı yüzey üstünde kan akıtarak ya da başka şekillerde bu işi gerçekleştirirler.
Bu ayinlerde bulunmuş birinin ropörtajı: http://www.youtube.com/watch?v=huQHiTMRu5k
Bunun yanısıra “Devil Horn” yani şeytan boynuzu denilen el işareti de illuminatinin simgelerindendir. Bu işarete “rockçıların işareti şeytanla ilgisi yok” şeklinde itiraz edebilirsiniz. Evet genelde rockçılar anlamını bilmeden kullanır, ben de eskiden kullanırdım. Ama bu işaretin anlamı müzikle sınırlı değildir.


Tarihsel Süreç

Yukarıdaki kısımlarda belirttiğim gibi iblisin amacı, bütün insanlığı kendi kontrolü altına almak. Bunu başarabilmek için çeşitli ihtiyaçları var:
1) Çok büyük bir ekonomik güç
2)Kısa sürede çok sayıda insanı etkileyebilecek bir iletişim ağı
Ekonomik güç dünyaya hükmetmek için olmazsa olmazdır. Hem elinde, aklından geçenleri gerçekleştirebileceğin sınırsız gücün olur; hem de insanlar, hayatta kalmak için sana hizmet etmeye mecbur kalırlar. İkinci olarak da ekonomi gücünü kullanarak köleleştirdiğin insanlara kendi fikirlerini aşılaman gerekir. 


Tek tek bütün insanlara bu işlemi uygulamak zor olduğu için hepsini aynı anda etkileyebileceğin bir sistem geliştirmen gerekir. O yüzden deccalin tarih boyunca hükmettiği ülkeler, teknoloji olarak dönemin en gelişmiş ülkelerindendir. Şimdi tarih boyunca deccalin hükmettiği devletlere göz atıp, bugünki duruma değineceğiz.

ANTIK MISIR UYGARLIĞI


Bilim kurgu hikayelerine en çok konu olmuş uygarlık tartışmasız mısır uygarlığıdır. Çözülemeyen piramit sırları, hiyeroglifler, tanrılar, lanetler … pek çok ilginç konu mevcut. Mısır devleti M.Ö. 3050 yılları civarında Kuzeydoğu Afrika’da Nil Nehri’nin denize ulaştığı bölgede kurulmuştur. İblisin yani deccalin birebir etki ederek hükmettiği ilk devlettir. Deccal satanist ritüel ve simgeleri ilk kez bu ülkede ortaya koydu. Peki bunu nereden anlıyoruz? Bu soruyu cevaplamak için mısır devletine kabaca bir göz atalım


*Mısır uygarlığı fivarunlar tarafından yönetilirdi. Her firavun tanrı olarak görülürdü


-Şeytanın, insanlara aşılamaya çalıştığı din anlayışını, ilk defa burada görüyoruz: 


Tanrıya ihtiyacın yok, sen zaten kendinin tanrısısın. Ayrıca soldaki resimde görebileceğiniz gibi firavunlar başlarına 2 yana sarkan bir şapka takmaktadır.
Bu da iblisin boynuzlarını simgelemektedir.



*Mısır uygarlığında çok tanrılı din hakimdi. Ateş tanrısı, su tanrısı, toprak tanrısı vs. gibi tanrılar bulunurdu. Her tanrı hiyerogliflerle resmedilirdi. Genelde bu tanrılar çeşitli hayvan figürleriyle gösterilirdi.

-bugün artık bildiğimiz satanizmin simgelerinden olan korkunç suratların, motiflerin temelleri o zamanlardan atılmış


*Piramitler bütün gizemini bugün bile korumaktadır. Burada uzun uzun anlatmaktansa şuradaki linkten bütün gizemlerini okuyabilirsiniz.


-Hani sürekli bir soru vardır. Piramitlerin yapıldığı taşlar kilometrelerce uzaklıktan nasıl getirildi, nasıl öyle mükemmel tasarlandı, yoksa uzaylılar mı yaptı vs. Tanımlar başlığında şeytanın yardımcıları kısmında kötü cinlerden bahsetmiştik. İki boyut arasında gidip gelebiliyorlardı. O günki şartlarda normal insanların o taşları taşıması imkansızdır.


 Zaten o yüzden mısır uygarlığı bugün, gizemli bir uygarlık olarak görülüyor. Deccal teknoloji konusunda bu cinlerden yardım almıştır. Hatta bazı kaynaklarda mısırlıların elektrik enerjisini kullandıkları çok yerinde kanıtlarla savunulmaktadır. Bu tür, çağının çok çok ötesindeki teknolojik imkanlar ancak insan dışı varlıkların yardımıyla gerçekleşebilmiştir.

-Piramit, tek göz, put şeklinde figürler ve satanist ritüeller yine ilk defa bu dönemde deccalin simgesi haline gelmiştir. 


Deccal neden mimarisinde piramit şeklini seçmiştir

Bir teoriye göre yapılan binalar, insanların enerjilerini etkilemektedir. Kubbe, sekizgen gibi yapılar pozitif enerji yayarken, piramit şeklindeki yapılar negatif enerji alanı yaratmakta. O yüzden deccal piramitler yaptırmakta ve uzun binaların uç kısmını piramitleştirmektedir. 
Doğruluğu tartışılır 

 


Antik Mısır Uygarlığını tekrar kısaca özetlersek; deccalin etki ettiği, yönettiği ilk devlettir. Satanist simge ve ritüelleri ilk defa bu ülkede dünyaya tanıtmıştır.



KLEOPATRA EFSANESİ


MÖ 69`da iskenderiyede dogdu, aslen yunanlı olan Kleopatra babası 11Ptolemaios`un vasiyeti üzerine kardeşi ile evlendi 

(O zamanlar mısırda egemen olan yunanlılar mısır toplumuna karısmamak için kendi soylarrından olan kişilerle evlenıyolardı bu da akraba evlılıklerı sonucu özürlü insanların dugumuna yol acıyordu) 

Babası öldügünde 18 yasında olan Kleopatra tahta cıktı.Halkın içine girebilmek ve halkın kendisini benımsemesi için kendini mısır dinine verdi.

Kardesi tarafından iktidardan uzaklaştırılıp sürgüne yollandı. Kleopatra iktidara yanında büyük Roma imparatoru SEZAR ile geri döndü.

 (Kleopatra bir halı içinde Sezar`ın sarayına girmiş ve bu büyük kralı kendine aşık etmişti) Bu olaydan sonra kimsenin bilmedigi bir sebeple kardesi Nil sularında boguldu !



BRITANYA İMPARATORLUĞU (İNGILTERE)

Gelelim tarihin ilk ve en büyük emperyalist güçlerinden olan İngiltere’ye. Yukarıdaki kısımlarda bahsettiğim gibi deccalin amacını yerine getirebilmesi için ekonomik güce ve geniş bir iletişim ağına ihtiyacı vardır. İngiltere o yüzden ülke politikası olarak sömürgeciliği ve emperyalizmi esas almıştır.


*İngiltere 1600′lerden beri Batı Avrupa’nın en güçlü devleti konumundadır.


*Ele geçirdiği ülkelerin yer altı kaynaklarını ve iş gücünü kullanarak kendine geniş bir ekonomik güç sağlamıştır. Ayrıca ingiliz dilini ve kültürünü de fethettiği bütün ülkelere empoze eden ingiltere, dünyadaki kültür yozlaşmasının temelini de ilk kez bu tarihlerde atmıştır.


*Defalarca bahsettiğim gibi deccal geniş kitlelere ulaşmak için her hükmettiği devlette, teknolojiyi sonuna kadar ilerletmeye çalışmıştır. 1763 yılında buharla çalışan çarklı makinaların icadıyla “Sanayi Devrimi” İngiltere’de başlamıştır. Sanayi devrimi, günümüz teknolojisinin miladıdır. Buharlı makineler, trenler, film sektörü vs. gelişmeler sanayi devriminin etkisiyle gerçekleşmiştir. 


Ayrıca dünyanın yeni ekonomik sistemi olan kapitalizmin temelleri atılmıştır.
İngiliz Devletindeki Illuminati Simgeleri
Deccal nasıl ki mısır devletinde simgelerini, ritüellerini ortaya koyduysa, daha sonra hükmedeceği devletlerde de o adeti sürdürdü. Bu konuda ilk değineceğim nokta İngiliz Kraliyet Arması. Aşağıdaki ayetler İncil’deki Vahiy 13 suresinden alınmıştır. Hz.İsa gördüğü şeytanı tasvir ediyor (bu arada yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim.şeytan insan dahil pek çok şekle girebilir, aşağıdaki o şekillerden sadece biri)
“Sonra on boynuzlu, yedi başlı bir canavarın denizden çıktığını gördüm. Boynuzlarının üzerinde on taç vardı, başlarının üzerinde küfür niteliğinde adlar yazılıydı.”
“Gördüğüm canavar parsa benziyordu. Ayakları ayı ayağı, ağzı aslan ağzı gibiydi. Ejderha canavara kendi gücü ve tahtıyla birlikte büyük yetki verdi”


“İnsanlar canavara yetki veren ejderhaya taptılar. “Canavar gibisi var mı? Onunla kim savaşabilir?” diyerek canavara da taptılar.”


“Kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verildi. Canavar her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı.”


“Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. 


Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı 666′dır.”
Şimdi İngiliz Kraliyet Arması’na bir göz atalım (arma oynama olmaksızın birebir wikipedia’dan alındı)



Bu da İngiliz istihbarat teşkilatı olan MI5′ın logosu. Üçgen şekli, üstte tek göz, ve taç dikkatimizi çeken noktalar.



Mısır uygarlığı kısmında bahsettiğim başka bir simge daha vardı. Firavunun iki yana sarkan başlığı. Bunun şeytanın iki boynuzunu temsil ettiğini söylemiştim. Aynı simge burada da var. Hani şu ingiliz hakimlerinin ve soyluların taktığı beyaz peruk





Aztek Uygarlığı


Deccal, Brityanya Krallığı ile Avrupa ve Afrika’ya hükmederken; daha güçlü bir devletin çalışmalarını yapıyordu. Bu çalışmalar için gelişmiş insanların pek gelmediği Amerika Kıtası’nı kullanmaktaydı. 14. ve 16. yüzyıllar arasında yaşamış olan Aztek Uygarlığı ile mısırdakine benzer bir altyapı hazırlamıştı. Din anlayışı olarak mısırdaki gibi satanist-pagan bir anlayış hakimdi. “Tanrılar kurban istiyor” kalıbını eminim ki çoğunuz duymuşsunuzdur. Buradaki tanrılardan kasıt şeytandır. Çeşitli amaçlar için insanları şeytan için kurban etmişlerdi. Ayrıca mimari olarak tıpkı mısırdaki gibi piramitler ve totemler görüyoruz.

    
Deccalin aztek uygarlığını kurmasının amacı dünyaya hükmetmek değil, amerika kıtasında kurmak istediği büyük devlet için altyapı hazırlamaktı.


Amerika Birleşik Devletleri
 Deccalin bu güne kadar kurduğu en güçlü devlet. Ve maalesef bu devlet sayesinde ihtiyacı olan büyük ekonomik güce ve iletişim kaynaklarına kavuşmuş durumda. Bu kısımda ABD ile ilgili temel bilgileri, illuminati işaretlerini verip çok önemli bir kısma gireceğim. Deccalin en önemli gücü, bütün dünyayı hipnoz ettiği silahlara: Hollywood, medya ve müzik endüstrisi!
*ABD 4 Temmuz 1776 yılında kurulmuştur (Dikkat ediniz Illuminati’nin kuruluşuyla aynı tarih)
*Deccal amerikanın politikasını da ingilterede olduğu gibi emperyalizm ve kapitalizm üzerine kurmuştur.
*Kapitalist sistem deccal için en ideal ekonomik sistemdir. Çünkü bu sistemde insanlar, sabahtan akşama kadar büyük şirketler tarafından köle gibi çalıştırılıp, az maaş almalarına rağmen; kendilerini özgür hissederler. Yıllarca bu şekilde çalışan insanların hayatlarında başka amaç ve hedefleri kalmaz. En büyük hobileri akşam eve geldikten sonra televizyon karşısında uyumaktır. Bu şekilde yüzbinlerce insan dev şirketler tarafından sömürülmekte ve hipnoz edilmektedir. Ama çok ilginç ki bu insanlar hallerinden memnun. Şu söz bu durumu çok iyi özetliyor “insanları kontrol altına almanın iki şekli vardır. ilk şeklinde dikenli tellerin seni çevrelediğinigörürsün.bunu değiştirmeye, kaçmaya çalışırsın.ama diğer şeklinde onları göremezsin özgür olduğunu zannedersin.o yüzden bu durumu değiştirmek için en ufak bir çaba sarfetmezsin”
*Bu ekonomik düzenin en büyük rakibi komünizmdi. Rusya’da başlayan akım, Avrupa’yı da etkisi altına almaktaydı. Genelde islam düşünürleri komünizmi çok kötü birşeymiş gibi anlatırlar. Ben buna katılmıyorum. Çok mükemmel bir sistem olmasa da deccalin sistemi olan kapitalizme karşı büyük bir güçtü. Nitekim Rusya ile Amerika arasında uzun yıllar soğuk savaş oldu. Deccal bu savaşı televizyon, medya, müzik ve fast food zincirleri ile kazandı.
AMERIKA’DAKI ILLUMINATI SIMGELERI
Deccal bütün devletlerinde yaptığı gibi amerikada da kendi simgelerini sıkça kullanmakta.
1 Dolar
 
Deccal, ilk defa kendi simgesini bu kadar cesur ve net olarak bir dolar üzerinde kullanmıştır. Bir doların arka yüzünde piramit ve tek göz bulunmaktadır. Piramidin üstünde yazan Annuit Coeptis “Tanrının destekleriyle” ya da “Tanrı başlangıcı destekler” anlamlarına gelmektedir. Buradaki tanrıdan kasıt tabiki iblistir. Amerika devletinin deccal tarafından kurulduğu buradan çok net anlaşılıyor. Paradaki ikinci slogan ise Novus Ordo Seclorum da “Yeni Dünya Düzeni” anlamına gelmektedir. Bunu da az çok anlamışsınızdır, deccalin yönettiği yeni bir dünya ifade edilmiş.
Ancak şu nokta çok ilginç. Piramit tam değil yarım bırakılmış. Bunun altındaki anlam şu. Piramit deccalin tarih boyunca dünyayı yönetme projesini temsil ediyor. Projede epey yol katedilmiş. Ancak son basamak eksik. Amerika dünyayı tamamen ele geçirince iblis, yani deccal, dünyaya maddi olarak inip yönetimi eline alacak, yani son basamak tamamlanacak.
Skull and Bones Tarikati
Skull&Bones (kafatası ve kemikler) tarikati 1832 yılında Yale Üniversitesi kampüsünde kurulmuştur. Bu tarikatın temel amacı Amerika Birleşik Devletlerine başkanlık edecek insanlar yetiştirmekti. Amerika başkanlarının çoğu bu tarikatın üyesidir (resimler aşağıda) . Bu örgütten yetişen amerikan başkanları deccalin politikasını sürdürmekle yükümlüydü. Skull and Bones’a üye olabilmenin doğal şartları erkek olmak, beyaz olmak ve protestan bir aileden gelmekti.
Eski başkan John F. Kennedy’nin öldürülmesi de aslında bununla ilgiliydi. Kennedy Skull&Bones üyesi olmayan, katolik, ilk ABD başkanıdır. Kennedy, zencilerin Güney eyaletlerindeki üniversitelere girmelerini kolaylaştırdı. 28 Ağustos 1963′te, yaklaşık çeyrek milyon kişinin katılımıyla düzenlenen ve hak eşitliği yasasının çıkarılması istenilen Washington D.C.’deki İş ve Özgürlük Yürüyüşü’nden hemen sonra Kongre’ye okullarda, otellerde ve lokantalarda ırk ayrımcılığını ortadan kaldıran bir yasa önerdi. Yani kısacası insancıl bir başkandı. Tabi ki böyle biri deccalin işine gelmedi ve 22 Kasım 1963′de Kennedy kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen bir suikast ile hayatına veda etti.

2. resimde George Bush’u ve John Kerry’yi tanıdınız mı?DECCAL AMERIKASI BÜTÜN DÜNYAYI NASIL


KONTROL ALTINDA TUTUYOR


Deccal dünyayı iki şekilde kontrol altında tutmakta. Birincisi geliştirdiği silahlarla fiziksel olarak (depremler,iklim değişiklikleri vs.) İkincisi hollywood ve müzik sektörüyle manevi olarak. En kötü yanı da insanların çoğu kontrol edildiklerinden habersiz.
Illuminati Kartları ve HAARP Silahı


Bu konu aslında başlı başına bir yazı konusu. Konuyu dağıtmamak için özet geçip izlemeniz için 2 tane video linki vereceğim.
Nikola Tesla ismini aşağı yukarı herkes bilir. Tesla’nın yaptığı icatlara bakarsak, gelmiş geçmiş en zeki bilimadamıdır diyebiliriz. Ancak bilimadamı görünümlü kapitalist Edison yüzünden önü kapatılmıştır. Herneyse. Tesla iyonosfer üstünde çalışmalar yapan bir bilimadamıydı. Kablosuz elektrik aktarımı ve dünya çapında telsiz başardığı projeler arasında. Ama bundan daha önemli bir şey daha var. Tesla iyonosferden dalgalar göndererek bir deprem silahı icat etmişti. Bu silahı ilk olarak Manhattan üzerinde deneyen Tesla 4.2 şiddetinde bir depreme yol açmıştı. Daha sonra Tesla’nın ölümüyle bu silahın ne olduğu bilinmiyor.
Şimdi düşünün. Tesla 1930′lu yıllarda böyle bir silah keşfetmiş. Ölümünden sonra da bu proje Amerikan hükümeti tarafından insanlıktan gizli bir şekilde geliştirilmiştir. Sizce 1930′lu yıllarda 4.2 şiddetinde deprem yaratabilen bir silah, 2011 yılında nasıl işler başarır?
Amerika 1993 yılında, sözde iyonosferin davranışlarını incelemek için; özde deprem ve iklim değikliğine yol eçen silahı geliştirmek için HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) projesini başlattı. Günümüzde Amerika bu silahı deprem ve iklim değişiklikleri yaratmak için kullanmaktadır. Bu konuyu daha iyi anlamak için şu videoyu izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum: http://vimeo.com/19775777
Ayrıca HAARP silahıyla ilgili şu derleme haberi de okumanızı tavsiye ederim: http://www.odatv.com/n.php?n=deprem-yaratiyor-insan-beynini-kontrol-ediyor-vs…-2012121200



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder