GÜNÜMÜZDE : Türklük
adına 2 bin cemiyet, islamiyet adına 3 bin cemiyet, vakıf, dernek kurulmuş. Bu yönlendirmedir,
planlı, nizamlı ve intizamlı bir tahriptir. Bu dernek, vakıf ve kuruluşların
başındaki insanlar düşünmelidir.
Aynı durum Mısır tarihi için de geçerlidir. Bizler Mısır
tarihi hakkında çok az şey biliriz. Ve mesela National Geographic belgesel
kanalı bir misyon olarak Mısır medeniyetini karartma görevini yıllardır ısrarla
devam ettirir. Gerçeği efendilerine, masalları ise bize satar. Koskoca Mısır
tarihinden bize sadece Kleopatra’nın kalçalarını ve akıl almaz Piramit
masallarını anlatır.
Mısır dinini rahip sınıfı olan Amonlar ve Mısır tarihini ise
Firavunlar yazmıştır.
Mısır dini deyip geçmeyelim. Yahudilik ve Hıristiyanlık
varlığını Mısır dinine borçludur (ve Babil’e.) Mısır olmasaydı muhtemelen her
iki din de olmayacaktı. Aslında Mısır dini yeryüzünün en mükemmel tek tanrılı
dinlerindendir. Ama sapkın
Din adamlarının siyasete müdahalesi yaşanmış bir şeydir ancak
Mısır’lı din adamları Amonlar bundan daha fazlasını yapmış ve Firavun’u tahttan
indirip kendileri iktidara geçmişlerdir. Bu duruma Mısır halkı ve ordu tepki
göstermiş ve Amon Rahipleri Sudan’a sürülmüş ve Firavun yeniden tahta
çıkmıştır.
DEVAMI :
Şimdi Fethullah Gülen Başbakan’a Firavun derken tabi ki
kendisini Musa ile yani doğru yoldaki kişiyle özdeşleştiriyor. Ne var ki
Musa’nın mücadele ettiği Firavun dışındaki yüzlerce Firavun var.
Bu hikaye de Fethullah Gülen kendisini Musa ile
özdeşleştiriyor ama hata ediyor. Çünkü karşısındaki Başbakan ve onun kitlesi de
Müslüman. Yani ortada hak adına mücadele eden bir Musa ve batılı ikame etmeye
çalışan bir Firavun yok.
Ortada olan şey Firavun’un hakkı olan tahta ve o tahtın etrafında
yönetilen devlete çökmek isteyen azgın ve sınır tanımaz bir Rahipler sınıfıdır.
Mısır tarihini bilmiyorsanız elinizdeki tek metaforla her zaman kendi
durumunuzu meşrulaştıramazsınız!
Fethullah Gülen şunu bilmelidir ki taht Firavun’un hakkıdır
ve kim ki bir bir Firavunu tahtından alıp yerine oturmaya cürret eder ona halk
gereken cevabı verir. Ve Firavun’un arkasında durur. Farkındayım Müslümanlarda
Firavun kötülüğün temsilcisidir. Ama bu doğru değil. Ortada 5 bin yıllık
dünyanın en köklü medeniyeti 33 Firavun hanedanlığı 100’lerce Firavun ve
muhteşem bir medeniyet var. Birinin Musa’ya tavrından hepsine bir ömür lanet
okuyacak halimiz yok.
Buna karşın Fethullah Gülen fena halde Amon rahiplerine
benziyor. Yeryüzünde çok az din adamına nasip olan iki şeyi yapmıştır bu Amon
rahipleri.
İlki tek tanrılı bir din olan RA dinini Üç tanrılı bir din
olan Osiris dini ile birleştirmek olmuştur. Bu size de tanıdık geldi değil mi!
Fethullah Gülen de tek tanrılı bir din olan İslam dini ile Üç Tanrılı bir
(Putperest) din olan Hristiyanlığı birleştirmeye çalışmaktadır (Dinler Arası
Diyalog!).
Dahası Amon Rahipleri zenginlikleri, altınları, tarlaları ve
güçlerine çok güvenmiş Firavun’un zayıflamasını sağlamış ve 5 bin yıllık Mısır
tarihinde hiç olmayan bir şey yaparak Firavun’u tahtan indirip devleti ele
geçirmişlerdir.
Şimdi Fethullah Gülen ve onu Mezhebindeki kadrolarda tam da
bunu yapmaya çalışmaktadırlar. Bu amaçlarına ulaşmak için yıllardır sabırla ele
geçirdikleri kadrolarını şimdi kendileri gibi sapkın bir Mezhep olan Neocon’lar
la ittifak yaptırarak Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş hükümetine
saldırıyorlar. Neoconlar ile Fetullahçılar biri Hıristiyan diğeri Müslüman olsa
da aynı Mezhepten gelmektedirler. Her ikisi de birisi İslam’ı diğeri ise
Hıristiyanlığı ifsat ederek Yahudilikle birleşmiş bir din yaratmak istiyorlar.
Burada, zaten bozulmuş putperest bir din haline gelmiş
Hıristiyanlıkla İslam dininin aynı mertebeye düşürüldüğünü ve her iki dininde
Yahudi dinine yani tüm İbrahimi dinlerin ilki olan dine eklemlenmeye
çalışldığını görmemek artık mümkün değildir.
Bu ilişkide Fethullahçılar tüm kıta Amerika’sının Müslüman
olacağını düşünmekte, Neoconlar bu sapkın ve örgütlü Mezhebi kendi çıkarları
için formatlamakta ama son kertede Neoconların asıl beslendiği Kabalist İsrail
her iki tarafı da kullanmaktadır.
Fethullah Gülen’in Mavi Marmara yorumlarında bu saplantılı
teolojik hezeyanlarının etkili olduğunu görmemek mümkün değildir.
Ama Mısır’daki Amon rahiplerinin oyununu halk ve ordu
bozmuştu. Fetullah Gülen’in oyununu ise halk bozacaktır. Buna karşın Fethullah
Gülen Amon Rahiplerinden daha zekidir. Amon rahipleri orduda örgütlü
olmadıkları için mücadeleyi kaybettiler. Fethullah Gülen ise en az Yargıdaki ve
Emniyetteki kadar ve muhtemelen daha fazla Türk Ordu’sunda da örgütlüdür.
Bu mücadele devam eder ve bir çatışmazlık olmazsa, daha çok
Jandarma ve askerin MİT TIR’larını durdurduğuna şahit olur bu ülke. Daha
tehlikelisi çatışmanın şiddetine göre Ordu’daki Gülen Mezhebi üyelerinin bir
darbe ya da cuntaya kalkışması olacaktır.
Şunu unutmayalım ki Türk Ordusu tarihi boyunca hem
darbeciler, hem de cuntacılar üretmiş, bazen emir komuta zincirine uyarak,
bazen de emir komuta zincirini bozarak ve Genel Kurmay Başkanını bile
tutuklayarak siyasete ve demokrasiye saldırmıştır.
Bu yazdıklarımız afaki gelebilir. Ama değildir. Ne Ordu’nun
sicili temizdir ne de hiç kimse Gülen Mezhebinin ordudaki kadrolarının bir
cunta kurmaya girişmeyeceğinin garantisini verebilir. Yeter ki şartlar
olgunlaşsın!
Gülen mezhebinin Emniyete ve Yargıya içerden sızdığını ama
MİT’e yeterli düzeyde sızamadığı için Hakan Fidan ve onunla birlikte 300
kişilik bir kadroyu tutuklama operasyonu (7 Şubat) gerçekleştirdiğini
biliyoruz. Demek ki artık şimdiye kadar içerden ele geçirilenler tamam ama
sızılamayan yerlere operasyonla girilmeye çalışılacak.
Peki ama neden bu acele?
Üstelik Ordu içerisinde en kapsamlı operasyonun Deniz
Kuvvetlerine yapıldığını ve akıl almayacak bir şekilde burada yabancı ülkelerin
çıkarına çalışan 350 ajanın tespit edildiğini söyleniyor. Maşallah bu kadar
ajan tarlada yetişmez! Ancak diğer kuvvet komutanlıklarına değil de neden Deniz
Kuvvetleri Komutanlığına bir saldırı var? Demek ki Kara ve Hava Kuvvetlerinde
içerden sızma tamam, ama Deniz Kuvvetlerinin dışardan operasyonla yıkılması gerekiyor?
Nedir sıkıntı?
Kimse Fetullah Gülen’in zekasını hafife almasın!
Yeni dönemde yeni ittifaklar ve kombine saldırılara herkes
hazır olsun.
İngiliz Muhipler Cemiyeti (TÜSİAD)
Amerikan Muhipler Cemiyeti (TUSKON)
Ve daha birçok ŞİŞMAN KEDİLER- Sanayiciler ve İş Adamları
Derneğinin her türlü konuda Hükümete saldıracağından emin olabiliriz.
Ne olursa olsun Türk Ordusu bu kavgada durumdan vazife
çıkarmadığı sürece Amon Rahiplerinin halka karşı kazanma şansı yok. Bunun
farkında olan Amon Rahipleri’nin bazı üçüncü yolcu aydınlardan 100’lük imzalar
alması da bir şey değiştirmeyecektir. Halkı arkasına alamayacak. Halk; son yüz
metrede depar atarak fark edilmek isteyen bir avuç sol aydınından daha fazla
bir şeydir.
AMAÇ, GİZLİ DÜNYA DEVLETİ KURMAK
Nihai hedefi nedir bu faaliyetlerin?
- Bizim Allah'ımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, örfümüz bir, adetimiz bir... Bu ülkede yaşayan birisiyle bin tane bir nokta sayabiliriz. Ama bakıyoruz ki; Türklük adına 2 bin cemiyet, islamiyet adına 3 bin cemiyet, vakıf, dernek kurulmuş. Bu oyundur, yönlendirmedir, planlı, nizamlı ve intizamlı bir tahriptir. Bu dernek, vakıf ve kuruluşların başındaki insanlar düşünmelidir.
Nihai hedefi nedir bu faaliyetlerin?
- Bizim Allah'ımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, örfümüz bir, adetimiz bir... Bu ülkede yaşayan birisiyle bin tane bir nokta sayabiliriz. Ama bakıyoruz ki; Türklük adına 2 bin cemiyet, islamiyet adına 3 bin cemiyet, vakıf, dernek kurulmuş. Bu oyundur, yönlendirmedir, planlı, nizamlı ve intizamlı bir tahriptir. Bu dernek, vakıf ve kuruluşların başındaki insanlar düşünmelidir.
Dünyada ise gizli dünya devleti kurulmaya çalışılıyor. Hedef
budur. "Project Freedom Netvvork" adlı sitede bu yayınlanmıştır. Biz
Amerika'yı yeniden keşfetmiyoruz. Zikredilen projenin beş ana maddesi vardır.
Birincisi; merkezileştirilmiş bir dünya yönetimi kurmak. Bugün için BM buna
örnek gösterilebilir, ikincisi; tek dünya ordusu. NATO ordusu buna örnek gösterilebilir.
Üçüncüsü; merkezileştirilmiş para. Tek banka tek para sistemi. Şu anda da dünya
buraya doğru gidiyor zaten. Dördüncüsü; mik- roçip taşıyan insanlık. Dünya
Sağlık Örgütü ve diğer kuruluşlar sağlık sebepleriyle insanlara mikroçip
takılması gerektiğini belirtiyorlar.
Beşincisi; elektronik pasaport, işte gizli dünya devletinin
hedefinde bunlar vardır. Bunu yapanlar bizleri televizyon, bilgisayar, cep
telefonları, kredi kartlarıyla kontrol altına alınmıştır.
Sonuç : iyi gözlemlemek lazım .Ne oluyor ve bitiyorsa bunu
herkes görüyor ve her şey gözlerimizin önünde olup bitiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder