Usame Bin Ladin (1957 - .... )
Bu hadise bana, 20 yılını âlimlerin ilim halkalarında harcayan bir ilim öğrencisi tarafından aktarıldı.
Şeyh Usame bin Laden’in henüz 9 yaşındayken görmüş olduğu bir rüyayı bana anlattı ki bu rüyada
Şeyh Usame bin Laden (Allah ona rahmet etsin),çocukluğundan beri Allah Subhana ve Teala tarafından haçlılara karşı savaş için hazırlanıyordu.
Arkadaşlarıyla oturup ümmetin içler acısı durumu ile İslam ümmeti üzerinde vuku bulan bu olayların Allah’ın planına göre bir seyir izlediği ve kesinlikle yüce Allah’ın zaferinin geleceği hakkında konuştuklarını bana iletti. Hiç şüphesiz Allah’ın bu ümmetin arasından kendilerini zilletten ve acınacak halden kurtararak aydınlığa çıkaracak bir lider ve rehber göndereceğini konuştuklarını ve ardından böylesi bir insanın kim olabileceği hakkında düşünmeye başladıklarını anlattı.
Hemen Şeyh Usame bin Laden fikrinin akıllarına geldiğini çünkü kendisinin ümmet için haddi hesabı olmayan fedakârlıklarda bulunmuş olduğunu aktardı. Bunun üzerine arkadaşının gülümsediğini ve şöyle söylediğini bildirdi: ” Size Şeyh Usame bin Laden’in öyle bir rüyasını anlatacağım ki bu rüyayı dinlemekten hem hoşnut olacaksınız hem de mücahidlere olan sevginiz bir kat daha artacak.”
Ve şöyle devam etti: “ Medine’de Peygamber Mescidinde ders veren âlimlerden birinin evindeydim. Eve henüz varmıştık ki kapı birden çalındı. Şeyh,80 yaşlarında nurani ve izzetli görünümü olan bir adamla geri döndü.
Ev sahibi onu karşıladı ve Kur’an’dan birkaç ayetin tefsirini talep etti. Misafir şeyh, birkaç ayeti okuyup ardından bu ayetleri tefsir ettiği esnada biz kendisini sessizce dinliyorduk. Vallahi birçok ayetin tefsiri üzerinde daha önce çalışmıştım fakat bu şeyh adeta ilim deryası gibiydi. Dersini tamamladığında yemeğe davet edildi fakat bu teklifi kibarca reddetti ki biz bundan onun oruçlu olduğunu anladık.
Sonunda misafir şeyh ayrılmak için izin istedi fakat ev sahibi ısrar ederek şöyle söyledi: “Şeyh Usame bin Laden’in rüyasını bir kez daha anlatmadıkça ayrılman için izin yok!”
Şeyh gülümsedi ve sordu: “ Şeyh Usama bin Laden’in 9 yaşındayken gördüğü rüya mı?” Ev sahibi bu soruya olumlu cevap verdi.
Şeyh olayları şu şekilde rivayet etti:
“ Ben, Usame bin Laden’in babası Muhammed bin Laden’in yakın arkadaşıydım. Birçok kez onun şirketinde bulundum. Ve birçok kez inşaat işleriyle ilgili onun evini ziyaret ettim. Toplantılar esnasında genellikle oyun oynayan çocukları tarafından rahatsız edilirdik ve o, çocuklara dışarda oynamalarını söylerdi.
Ama hayret ettiğim bir nokta var ki her zaman yanında özellikle bir oğlunu oturtuyordu. Kendisine sordum:” Neden oğluna kardeşleriyle oynaması için izin vermiyorsun? Yoksa hasta mı?”
Muhammed bin Laden gülümsedi ve şöyle söyledi: “ Hayır; fakat benim bu oğlumda özel bir şeyler var.”
Adını sorduğumda şöyle söyledi: “ Adı Usame; 9 yaşında. İzin ver birkaç gün önce vuku bulan garip hadiseyi seninle paylaşayım:
Oğlum sabah namazından birkaç dakika önce beni uyandırdı ve şöyle söyledi: “ Babacığım gördüğüm bir rüyayı sana anlatmak istiyorum.” Kâbus görmüş olmalı diye düşündüm. Abdestimi aldım ve beraberimde onu da mescide götürdüm.
Yolda bana şöyle söyledi: “ Rüyamda kendimi büyük ve düz bir zeminde gördüm. Beyaz atların üzerindeki bir ordunun bana doğru yaklaşmakta olduğunu gördüm. Hepsi de siyah sarık sarınmışlardı. Parlak gözlü bir süvarilerden biri sokuldu ve sordu: “ Sen Usame bin Muhammed bin Laden misin?” Evet diye cevap verdim. Bana tekrar sordu: “Sen Usame bin Muhammed bin laden misin?” Evet; o benim diye cevapladım. Tekrar sordu: “Sen Usame bin Muhammed bin laden misin?” Vallahi ben Usame bin Laden’im dedim. Sancağı bana doğru uzattı ve şöyle söyledi: “ Elimdeki bu sancak, Kudüs kapılarında ki İmam Mehdi Muhammed bin Abdullah’ın sancağıdır.” Sancağı ondan aldım ve gördüm ki ordu ardımdan yürümeye başladı.
Muhammed bin Laden şöyle devam etti: “ Bu duruma şaşırmıştım fakat şirket işlerinden dolayı bu rüyayı unutmuştum. Ertesi sabah beni, tekrar sabah namazından evvel uyandırdı ve bu rüyayı anlattı. Üçüncü sabah ta aynı olay yaşandı. Bunun üzerine oğlum hakkında endişelenmeye başladım. Ve rüyayı yorumlayabilecek âlim birine onu götürmeye karar verdim.
Böylece Usame’yi âlime götürdüm ve kendisini bütün bu olanlar hakkında bilgilendirdim. Hayretle bize baktı ve şöyle sordu: “ Rüyayı gören aynı oğlun mu?” Ben evet diye cevap verdim. Bir süre Usame’yi süzdü; benim de endişem arttı. Beni rahatlattı ve Usame’ye şöyle söyledi: “Sana birkaç soru sormak istiyorum? Eminim ki sorulara dürüstçe cevap vereceksin.”
Ve devam etti: “ Oğlum! Süvarinin sana verdiği sancak hakkında herhangi bir şey hatırlıyor musun?” Usame cevapladı: “Evet hatırlıyorum.”
“Nasıl bir sancak olduğunu tarif edebilir misin?”
Usame şöyle söyledi: “Suudi Arabistan sancağına benziyordu fakat rengi yeşil değil siyahtı ve üzerinde beyaz renkte bir şeyler yazıyordu.”
Devamla şöyle sordu: “Kendini hiç savaşırken gördün mü?”
Usame şöyle cevapladı: “Ben genellikle bu tür rüyalar görüyorum.”
Ardından Usame’ye odanın dışına çıkıp Kur’an okumasını söyledi ve bana dönerek şöyle sordu: “Sizin soyunuz nereye dayanır?”
Yemen’deki Hadramevt diye cevapladım. Ardından aşiretim hakkında bana birkaç şey sordu. Ben de Yemen’deki Kahtani aşiretinin Şanvah koluna bağlı olduğumuzu söyledim. Sonra kendisi feryat edip yüksek sesle tekbir getirdi; Usame’yi çağırdı ve gözünde yaşlarla onu öptü. Ayrıca bana vaktin yaklaştığına dair işaretler olduğunu da söyledi ve ekledi:
“Ey Muhammed bin Laden! Senin bu oğlun İmam Mehdi’nin ordusunu hazırlayacak ve dinini korumak uğruna Horasan bölgesine hicret edecek. Ey Usame! Seninle birlikte cihad edenlere mübarek olsun! Senden ayrılan ve sana karşı savaşanlarsa perişan olmuş ve hayal kırıklığına uğramışlardır.”
The Unjust Media
Çeviri: Lihyani
Şeyh usame bin laden'in 11 eylül saldırıları sonrası açıklamaları
http://www.youtube.com/watch?v=NG8YQUZBOE0
III – Usame Bin Ladin’in Tüm İnsanlığa Örnek Olacak Profili
Şehid Şeyh Usame bin Laden’in tam adı Usame bin Muhammed bin Avad bin Laden’dir. Ailesinin yedinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasını 13 yaşında kaybetmesiyle, hayatını annesi ve aile büyükleri yönlendirdi. Laden ailesinin, başlıca din alimleriyle önemli ilişkileri vardı. Küçük yaştan beri dini ilimlerle iştigal ediyor ve hayatını dini telkinler doğrultusunda idame etmeye çalışıyordu. Dini yaşamına verdiği hassasiyet nedeniyle dikkatleri üzerine topluyordu. Bunun yanında çevresiyle uyumlu ilişkileri vardı. Sosyal ilişkilerde gayet uyumluydu. Bu yönüyle uysal bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. İnsanları kırmamaya hassasiyet göstermektedir. Ancak hoşuna gitmeyen şeyleri gördüğünde doğrudan müdahale etmektedir. Fakat bu müdahaleci tavırlarını, dinsel kalıplara uygun olarak sergilemektedir.
Çocukluğundan itibaren önemli bir servete sahip olması ve maddi açıdan zorluklar çekmemesi, hayata bakış tarzını farklılaştırmıştı. Dinsel referanslarla, hayatındaki durumları karşılaştırdığında, yaşamını daha idealize eğilimler üzerine kurmak istiyordu. Okumaya verdiği önemle, İslam’ın ana kaynaklarının derinlerine inerek talim etmişti. Dünya, kainat ve hayat kavramlarına bakış açısı İslam dairesinde şekillenmişti. Gençlik döneminde iletişim kurduğu Müslüman Kardeşler sayesinde siyasal, ekonomik ve sosyolojik fikirleri İslami ritüeller kapsamında konumlanmıştı. Gençliğinde şahid olduğu olaylar, ideallerinin oluşmasındaki temel etkenleri oluşturuyordu. Usame bin Laden’in yaşamında üç önemli ideali vardı. Bütün hayatı boyunca yaptığı tüm aktiviteler bu temel gayeler üzerine inşa edilmişti.
Cihad felsefesi kapsamında oluşan Usame bin Laden’in temel idealleri:
1- Yeryüzünde Allah’ın kurallarını yaymak.
2- Ezilen İslam toplumlarını zilletten kurtarmak.
3- Yoldan çıkmış İslam toplumlarını tekrar İslam’a kanalize etmek.
İşte bu hedefler doğrultusunda biraraya gelmiş insanlar El Kaide’yi oluşturmuştu. Usame bin Laden ilk evliliğini 1972 yılında Suriyeli kuzeniyle yaptı. Bu evlilikten şu an biri 20′li yaşlarda, diğeri 10′lu yaşlarda olmak üzere iki oğlu oldu. Bu oğulları da babalarının açtığı yolda İslam ülkelerindeki örgütsel faaliyetlerine bizzat katılmaktadır. Son yıllarda Usame bin Laden Yemenli genç bir kızla evlendi. Bununla birlikte kızlarından birisini Afgan Savaşında Molla Ömer’le evlendirdi. Bu aslında İslami geleneksel bir uygulamaydı. Hz. Muhammed de siyasal evlilikler yoluyla tesis ediyordu. İşte kızının Taliban lideri Molla Ömer’le evliliği bu geleneğe dayanıyordu.
Faziletli komutan Usame bin Laden hayatının önemli bir kısmını Afganistan dağlarında geçirmişti. Daha sonra ailesini de buraya getirdi. Celalabad’da başka ülkelerden gelen mücahidlerin ailelerinin bulunduğu bir kamp oluşturulmuştu. SSCB ile savaşta hayata dair tecrübelerinin büyük bir kısmını elde etmişti. Afgan savaşında Usame bin Laden’in ayağına düşen ama patlamayan bomba onu ölümle yüz yüze getirmişti. Zaten savaş başlı başına ölüm-kalım mücadelesinden ibaretti. Usame bin Laden El Kaide içinde kardeşliğe büyük bir önem veriyordu. Bu kardeşlik askeri disiplinin çok ötesindeydi. Savaş sırasında Usame bin Laden yakından bağlandığı birçok kardeşinin şehadetine şahid olmuştu. Bu olaylar Usame bin Laden’in psikolojisinde derin etkiler bırakmıştı. Usame bin Laden’in genel olarak hüzünlü yüz hatları savaş sürecinde yaşadığı acıların sonucuydu.
Afgan savaşı sırasında Ruslara karşı verilen mücadelede El Kaide üyesi beş yüze yakın şehid, Afganistan’ın Torkum civarında yatmaktadır. Usame bin Laden 11 Eylül’den önce sık sık ziyaret ederek şehidlere dua etmekteydi. Yabancı gazeteciler, Usame bin Laden’in bu durumunu not defterlerine şu şekilde kaydetmişlerdi:
“Henüz 41 yaşında olmasına rağmen beyazlayan sakalları ve ağlamaklı olan yüz hali, çektiği acıların bir göstergesi gibi. Bu hüzünlü halinde, bütün İslam diyarında yaşananların etkileri vardı aslında. Usame bin Laden sevindiği zaman sadece tebessüm ederdi. Çevresindekiler, onun güldüğüne şahid olmamışlardı. El Kaide üyelerinin Usame bin Laden’e derin bir saygıları vardı. Özel yaşamında dini kurallara gösterdiği hassasiyet ve grubun mistik özellikleri, grup üyelerinin liderlerine mutlak sadakati ve bağlılığına sebeb olmaktaydı. Bununla beraber, Usame bin Laden çok etkili bir hatibdi. Her sosyal ve siyasal akımın asıl örgütleyicisi hatibler olduğundan, El Kaide’de asıl oluşum safhasındaki etkili hatib, şübhesiz Usame bin Laden’di. O konuşmalarında seçkin bir Arabca kullanıyordu. Kelimeleri tane tane telaffuz ediyor, konuşma sırasında yüzünde derin bir sükunet oluşuyordu. Etrafındakiler, Usame bin Ladin’i adeta Mesih’i dinliyormuş gibi dikkatle dinliyordu.”
El Kaide üyeleri arasında, Usame bin Laden için farklı unvanlar kullanılıyordu. “Şeyh, Prens, Emir, Ebu Abdullah, Mucahid, Hacı, Müdür” Usame bin Laden için kullanılan tabirlerdendi. El Kaide üyeleri, Usame bin Ladin’in etkili hitabetini örgüt mesajının yayılması için kullanıyordu. Özellikle Yemen, Arabistan ve Afganistan’da Usame bin Ladin’in kalabalık kitlelere karşı yaptığı konuşmalar video bandları ve CD formatları şeklinde İslam dünyasının bütün ülkelerine gönderiliyordu. Hatta bazı internet sitelerinden bu görüntülere ulaşmak mümkündür. Usame bin Laden konuşmalarında genellikle Kur’an ayetleriyle başlayıp, Hadislerle mesajını anlatmaya devam etmektedir. Konuşmalarında İslam’ın ana kaynaklarını referans alarak değişik metaforlardan yararlanmaktadır.
Ayrıca konuşmalarında çoğu yerde Allah’a hamd ve dua içeren cümleler bulunmaktadır. Daha evvelde belirttiğimiz gibi Usame bin Laden bulunduğu yaştan daha ihtiyar gözükmektedir. Özellikle 11 Eylül olaylarından sonra yaşanan olaylar neticesinde, Usame bin Laden’deki yaşlılığa ilişkin belirtiler daha da yoğunlaştı. Bunda Afganistan ve Irak işgalleri sonucu sivillere karşı başlatılan periyodik katliamlar önemli bir etken olmuştu. Ancak Usame bin Laden asla yıkılmış bir ruh haletine girmemişti. Yaşananlar her ne olursa olsun, Usame bin Laden asla yıkılmış bir ruh haletine girmiyordu. Kötü olaylar karşısında bile Usame bin Laden özgüvenini asla kaybetmemekteydi. Ortaya çıkan İslami hareketin başarıya ulaşacağına dair sonsuz bir güveni bulunmaktadır. Bu güveni, kapitalist güçlere seslendiği konuşmalarından anlamak mümkündür.
KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ
Şehid Usame bin Laden 1.95-2.00 metre boyunda, takribi 72.5 kg ağırlığındadır. Esmer tenli, zayıf bir yapıya sahipdir. Yazarken sol elini kullanır. Konuşmalarında seçkin bir Arapça kullanır. Ayrıca uzun yıllar Afganistan’da bulunduğu için Peştun dilini de öğrenmiştir. Bunun yanında İngilizceyi de fevkalade bilmekte ve kullanabilmektedir.
Kişisel özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:
1- İyi bir iletişim yeteneğine sahibdir. Bazen duygusallığı ağır basmakla birlikte özgür bir yapıya sahibdir. Konuşkan ve sosyalleşebilen bir insandır. Yabancılarla kolay ve güçlü bir şekilde iletişim kurabilmektedir.
2- Duygu ve düşüncelerini irtibat kurduğu insanlara rahatlıkla aktarabilen, iç dünyasını dışa yansıtabilen biridir. Özellikle hitabetinde bunu görmek mümkündür.
3- Yanlış yaptığında kabul edebilen, özeleştiriye açık bir kişiliğe sahibdir.
4- Hayatıyla ve çevresindeki kişilerle olan düşüncelerinde iyimserdir.
5- Alışkanlıklara ve psikolojik hazırlık gerektiren şeylere kolayca adapte olabilen ve bunlarda zorluk çekmeyen birisidir.
6- Zıtlıklar, ihtilaflar arasında kaldığı zaman kuralları tercih eder. Adaletçiliği benimsemiş ve bunu çevresine iyi bir şekilde gösterebilen, modelci bir yapısı vardır.
7- Varolan bütün durumları kurallara dayandırarak tahlil eder. Keyfi ve benlikçi yaklaşımlardan uzak durur.
8- İnsanların düşündüklerine göre hareket etmeyen, hareket tarzını idealleri doğrultusunda tasarlayan bir kişiliktir.
9- Egoizm, diğer insanlardan korunma ve büyük şeylere sahib olma duygusu bulunmamakla birlikte, güçlü inanç ve özgüvene sahibdir.
10- İyi niyetli, sakin görünümlü ve insancıldır.
11- Normal fonksiyonel özelliklere sahibdir. Olağanüstü sabırlıdır. Çalışmayı seven ve kişisel emeğe saygı gösteren yapısı vardır. Emeğin karşılığını daima ödüllendirmek ister.
12- Geniş bir özgüven ve inancın getirdiği, kendine yönelik güçlü bir oto-kontrole sahibdir. Bu özellik karakteristik liderler ve aksiyon tasarımcılarının en önemli vasfıdır.
13- İdealisttir. Bu idealizmini, Suudilerin cihaddan vazgeçmesi karşılığında teklif ettiği 50 milyar doları kabul etmeyerek göstermiştir.
Kar üzerinde sürünerek de olsa Mehdi’ye katılma emri
İbni Ebi Şeybe ve Naim b. Hammad Fiten isimli eserde, İbni Mace ve Ebu Naim ise İbni Mes’ud’dan tahric ettiler. O dedi ki:
Biz bir ara Peygamber (s.a.v.)’in yanında iken Beni Haşim’den bir grup genç geldi. Peygamber (s.a.v.) onları görünce gözleri doldu ve rengi değişti.
Dedim ki, “ne oldu ki, sevmediğin bir şeyi yüzünüzde görüyoruz.”
Buyurdu ki: Biz öyle bir Ehli Beytiz ki, Allah bizlere dünyayı değil ahireti ihtiyar etti. Muhakkak ki, Benden sonra, Ehli Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve tarda maruz kalacaklardır.
Biz bir kere Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında iken Haşim oğullarından bir gurup gene bize doğru geldiler.
(Ya Rasulallah!) Senin yüzünde arzulamadığımız (yani bizi üzüp endişelendiren) bir değişikliği bir süredir görüyoruz, dedim.
O da : Biz öyle bir ev halkıyız ki, Allah bizim için ahirati dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim, muhakkak (ev halkım)benden sonra bela, kovulma ve sürgüne uğrayacaktır. Nihayet beraberinde siyah bayraklar bulunan bir kavim doğu tarafından gelecek ve hayır(hukumdarlık) isteyecekler. Fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine savaşacaklar ve onlara (Allah tarafindan) yardım ediecek. Bundan sonra istedikleri (hukumdarlık) kendilerine verilecek, fakat kendileri bunu kabul etmeyip emirliği Ehl-i Beytim'den bir adama tevdi edecekler. Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulumile doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracaktır.
Gökyüzünü direksiz yükselten Azim olan Allah'a yemin ederim ki, bizler Filistin'de güven içerisinde yaşamadıkça, tüm kafir orduları Muhammed'in (sav) topraklarından çekilmedikçe, Amerika ve müttefikleri güven içerisinde olmanın hayalini dahi kuramayacaklar.Usame Bin Ladin
Furkan Dergisin`den ;
İsmailağa'dan dünyaya seslenen Furkan Dergisi, vahşi emperyalizme karşı halkların umudu haline gelenUsame Bin Laden'i kapak konusu yapmış. Konuyla ilgili yazıda, Laden'in sadece Müslümanların gözünde değil, Haçlı-Yahudi ittifakının zulmüne uğramış tüm halkların nazarında bir kurtarıcı haline geldiği vurgulanıyor. Ayrıca, Usame Bin Laden'in, Osmanlı'ya ihanet eden Vahabiler'i eleştiren görüşlerine de dergide yer verilmiş.
Furkan Dergisin`den ;
İsmailağa'dan dünyaya seslenen Furkan Dergisi, vahşi emperyalizme karşı halkların umudu haline gelenUsame Bin Laden'i kapak konusu yapmış. Konuyla ilgili yazıda, Laden'in sadece Müslümanların gözünde değil, Haçlı-Yahudi ittifakının zulmüne uğramış tüm halkların nazarında bir kurtarıcı haline geldiği vurgulanıyor. Ayrıca, Usame Bin Laden'in, Osmanlı'ya ihanet eden Vahabiler'i eleştiren görüşlerine de dergide yer verilmiş.
Usame Bin Laden'in Meşhur Kasemi
Doğudan siyah bayraklılar çıkar onların yürekleri demir gibidir.Kar üzerinde sürünerek de olsa Mehdi’ye katılma emri ve Usame Bin Ladin, Mehdi’nin Hazırlayıcısı Olabilir mi?
Bu hadise bana, 20 yılını âlimlerin ilim halkalarında harcayan bir ilim öğrencisi tarafından aktarıldı.
Şeyh Usame bin Laden’in henüz 9 yaşındayken görmüş olduğu bir rüyayı bana anlattı ki bu rüyada
Şeyh Usame bin Laden (Allah ona rahmet etsin),çocukluğundan beri Allah Subhana ve Teala tarafından haçlılara karşı savaş için hazırlanıyordu.
Arkadaşlarıyla oturup ümmetin içler acısı durumu ile İslam ümmeti üzerinde vuku bulan bu olayların Allah’ın planına göre bir seyir izlediği ve kesinlikle yüce Allah’ın zaferinin geleceği hakkında konuştuklarını bana iletti. Hiç şüphesiz Allah’ın bu ümmetin arasından kendilerini zilletten ve acınacak halden kurtararak aydınlığa çıkaracak bir lider ve rehber göndereceğini konuştuklarını ve ardından böylesi bir insanın kim olabileceği hakkında düşünmeye başladıklarını anlattı.
Hemen Şeyh Usame bin Laden fikrinin akıllarına geldiğini çünkü kendisinin ümmet için haddi hesabı olmayan fedakârlıklarda bulunmuş olduğunu aktardı. Bunun üzerine arkadaşının gülümsediğini ve şöyle söylediğini bildirdi: ” Size Şeyh Usame bin Laden’in öyle bir rüyasını anlatacağım ki bu rüyayı dinlemekten hem hoşnut olacaksınız hem de mücahidlere olan sevginiz bir kat daha artacak.”
Ve şöyle devam etti: “ Medine’de Peygamber Mescidinde ders veren âlimlerden birinin evindeydim. Eve henüz varmıştık ki kapı birden çalındı. Şeyh,80 yaşlarında nurani ve izzetli görünümü olan bir adamla geri döndü.
Ev sahibi onu karşıladı ve Kur’an’dan birkaç ayetin tefsirini talep etti. Misafir şeyh, birkaç ayeti okuyup ardından bu ayetleri tefsir ettiği esnada biz kendisini sessizce dinliyorduk. Vallahi birçok ayetin tefsiri üzerinde daha önce çalışmıştım fakat bu şeyh adeta ilim deryası gibiydi. Dersini tamamladığında yemeğe davet edildi fakat bu teklifi kibarca reddetti ki biz bundan onun oruçlu olduğunu anladık.
Sonunda misafir şeyh ayrılmak için izin istedi fakat ev sahibi ısrar ederek şöyle söyledi: “Şeyh Usame bin Laden’in rüyasını bir kez daha anlatmadıkça ayrılman için izin yok!”
Şeyh gülümsedi ve sordu: “ Şeyh Usama bin Laden’in 9 yaşındayken gördüğü rüya mı?” Ev sahibi bu soruya olumlu cevap verdi.
Şeyh olayları şu şekilde rivayet etti:
“ Ben, Usame bin Laden’in babası Muhammed bin Laden’in yakın arkadaşıydım. Birçok kez onun şirketinde bulundum. Ve birçok kez inşaat işleriyle ilgili onun evini ziyaret ettim. Toplantılar esnasında genellikle oyun oynayan çocukları tarafından rahatsız edilirdik ve o, çocuklara dışarda oynamalarını söylerdi.
Ama hayret ettiğim bir nokta var ki her zaman yanında özellikle bir oğlunu oturtuyordu. Kendisine sordum:” Neden oğluna kardeşleriyle oynaması için izin vermiyorsun? Yoksa hasta mı?”
Muhammed bin Laden gülümsedi ve şöyle söyledi: “ Hayır; fakat benim bu oğlumda özel bir şeyler var.”
Adını sorduğumda şöyle söyledi: “ Adı Usame; 9 yaşında. İzin ver birkaç gün önce vuku bulan garip hadiseyi seninle paylaşayım:
Oğlum sabah namazından birkaç dakika önce beni uyandırdı ve şöyle söyledi: “ Babacığım gördüğüm bir rüyayı sana anlatmak istiyorum.” Kâbus görmüş olmalı diye düşündüm. Abdestimi aldım ve beraberimde onu da mescide götürdüm.
Yolda bana şöyle söyledi: “ Rüyamda kendimi büyük ve düz bir zeminde gördüm. Beyaz atların üzerindeki bir ordunun bana doğru yaklaşmakta olduğunu gördüm. Hepsi de siyah sarık sarınmışlardı. Parlak gözlü bir süvarilerden biri sokuldu ve sordu: “ Sen Usame bin Muhammed bin Laden misin?” Evet diye cevap verdim. Bana tekrar sordu: “Sen Usame bin Muhammed bin laden misin?” Evet; o benim diye cevapladım. Tekrar sordu: “Sen Usame bin Muhammed bin laden misin?” Vallahi ben Usame bin Laden’im dedim. Sancağı bana doğru uzattı ve şöyle söyledi: “ Elimdeki bu sancak, Kudüs kapılarında ki İmam Mehdi Muhammed bin Abdullah’ın sancağıdır.” Sancağı ondan aldım ve gördüm ki ordu ardımdan yürümeye başladı.
Muhammed bin Laden şöyle devam etti: “ Bu duruma şaşırmıştım fakat şirket işlerinden dolayı bu rüyayı unutmuştum. Ertesi sabah beni, tekrar sabah namazından evvel uyandırdı ve bu rüyayı anlattı. Üçüncü sabah ta aynı olay yaşandı. Bunun üzerine oğlum hakkında endişelenmeye başladım. Ve rüyayı yorumlayabilecek âlim birine onu götürmeye karar verdim.
Böylece Usame’yi âlime götürdüm ve kendisini bütün bu olanlar hakkında bilgilendirdim. Hayretle bize baktı ve şöyle sordu: “ Rüyayı gören aynı oğlun mu?” Ben evet diye cevap verdim. Bir süre Usame’yi süzdü; benim de endişem arttı. Beni rahatlattı ve Usame’ye şöyle söyledi: “Sana birkaç soru sormak istiyorum? Eminim ki sorulara dürüstçe cevap vereceksin.”
Ve devam etti: “ Oğlum! Süvarinin sana verdiği sancak hakkında herhangi bir şey hatırlıyor musun?” Usame cevapladı: “Evet hatırlıyorum.”
“Nasıl bir sancak olduğunu tarif edebilir misin?”
Usame şöyle söyledi: “Suudi Arabistan sancağına benziyordu fakat rengi yeşil değil siyahtı ve üzerinde beyaz renkte bir şeyler yazıyordu.”
Devamla şöyle sordu: “Kendini hiç savaşırken gördün mü?”
Usame şöyle cevapladı: “Ben genellikle bu tür rüyalar görüyorum.”
Ardından Usame’ye odanın dışına çıkıp Kur’an okumasını söyledi ve bana dönerek şöyle sordu: “Sizin soyunuz nereye dayanır?”
Yemen’deki Hadramevt diye cevapladım. Ardından aşiretim hakkında bana birkaç şey sordu. Ben de Yemen’deki Kahtani aşiretinin Şanvah koluna bağlı olduğumuzu söyledim. Sonra kendisi feryat edip yüksek sesle tekbir getirdi; Usame’yi çağırdı ve gözünde yaşlarla onu öptü. Ayrıca bana vaktin yaklaştığına dair işaretler olduğunu da söyledi ve ekledi:
“Ey Muhammed bin Laden! Senin bu oğlun İmam Mehdi’nin ordusunu hazırlayacak ve dinini korumak uğruna Horasan bölgesine hicret edecek. Ey Usame! Seninle birlikte cihad edenlere mübarek olsun! Senden ayrılan ve sana karşı savaşanlarsa perişan olmuş ve hayal kırıklığına uğramışlardır.”
The Unjust Media
Çeviri: Lihyani
Şeyh usame bin laden'in 11 eylül saldırıları sonrası açıklamaları
http://www.youtube.com/watch?v=NG8YQUZBOE0
III – Usame Bin Ladin’in Tüm İnsanlığa Örnek Olacak Profili
Şehid Şeyh Usame bin Laden’in tam adı Usame bin Muhammed bin Avad bin Laden’dir. Ailesinin yedinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasını 13 yaşında kaybetmesiyle, hayatını annesi ve aile büyükleri yönlendirdi. Laden ailesinin, başlıca din alimleriyle önemli ilişkileri vardı. Küçük yaştan beri dini ilimlerle iştigal ediyor ve hayatını dini telkinler doğrultusunda idame etmeye çalışıyordu. Dini yaşamına verdiği hassasiyet nedeniyle dikkatleri üzerine topluyordu. Bunun yanında çevresiyle uyumlu ilişkileri vardı. Sosyal ilişkilerde gayet uyumluydu. Bu yönüyle uysal bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. İnsanları kırmamaya hassasiyet göstermektedir. Ancak hoşuna gitmeyen şeyleri gördüğünde doğrudan müdahale etmektedir. Fakat bu müdahaleci tavırlarını, dinsel kalıplara uygun olarak sergilemektedir.
Çocukluğundan itibaren önemli bir servete sahip olması ve maddi açıdan zorluklar çekmemesi, hayata bakış tarzını farklılaştırmıştı. Dinsel referanslarla, hayatındaki durumları karşılaştırdığında, yaşamını daha idealize eğilimler üzerine kurmak istiyordu. Okumaya verdiği önemle, İslam’ın ana kaynaklarının derinlerine inerek talim etmişti. Dünya, kainat ve hayat kavramlarına bakış açısı İslam dairesinde şekillenmişti. Gençlik döneminde iletişim kurduğu Müslüman Kardeşler sayesinde siyasal, ekonomik ve sosyolojik fikirleri İslami ritüeller kapsamında konumlanmıştı. Gençliğinde şahid olduğu olaylar, ideallerinin oluşmasındaki temel etkenleri oluşturuyordu. Usame bin Laden’in yaşamında üç önemli ideali vardı. Bütün hayatı boyunca yaptığı tüm aktiviteler bu temel gayeler üzerine inşa edilmişti.
Cihad felsefesi kapsamında oluşan Usame bin Laden’in temel idealleri:
1- Yeryüzünde Allah’ın kurallarını yaymak.
2- Ezilen İslam toplumlarını zilletten kurtarmak.
3- Yoldan çıkmış İslam toplumlarını tekrar İslam’a kanalize etmek.
İşte bu hedefler doğrultusunda biraraya gelmiş insanlar El Kaide’yi oluşturmuştu. Usame bin Laden ilk evliliğini 1972 yılında Suriyeli kuzeniyle yaptı. Bu evlilikten şu an biri 20′li yaşlarda, diğeri 10′lu yaşlarda olmak üzere iki oğlu oldu. Bu oğulları da babalarının açtığı yolda İslam ülkelerindeki örgütsel faaliyetlerine bizzat katılmaktadır. Son yıllarda Usame bin Laden Yemenli genç bir kızla evlendi. Bununla birlikte kızlarından birisini Afgan Savaşında Molla Ömer’le evlendirdi. Bu aslında İslami geleneksel bir uygulamaydı. Hz. Muhammed de siyasal evlilikler yoluyla tesis ediyordu. İşte kızının Taliban lideri Molla Ömer’le evliliği bu geleneğe dayanıyordu.
Faziletli komutan Usame bin Laden hayatının önemli bir kısmını Afganistan dağlarında geçirmişti. Daha sonra ailesini de buraya getirdi. Celalabad’da başka ülkelerden gelen mücahidlerin ailelerinin bulunduğu bir kamp oluşturulmuştu. SSCB ile savaşta hayata dair tecrübelerinin büyük bir kısmını elde etmişti. Afgan savaşında Usame bin Laden’in ayağına düşen ama patlamayan bomba onu ölümle yüz yüze getirmişti. Zaten savaş başlı başına ölüm-kalım mücadelesinden ibaretti. Usame bin Laden El Kaide içinde kardeşliğe büyük bir önem veriyordu. Bu kardeşlik askeri disiplinin çok ötesindeydi. Savaş sırasında Usame bin Laden yakından bağlandığı birçok kardeşinin şehadetine şahid olmuştu. Bu olaylar Usame bin Laden’in psikolojisinde derin etkiler bırakmıştı. Usame bin Laden’in genel olarak hüzünlü yüz hatları savaş sürecinde yaşadığı acıların sonucuydu.
Afgan savaşı sırasında Ruslara karşı verilen mücadelede El Kaide üyesi beş yüze yakın şehid, Afganistan’ın Torkum civarında yatmaktadır. Usame bin Laden 11 Eylül’den önce sık sık ziyaret ederek şehidlere dua etmekteydi. Yabancı gazeteciler, Usame bin Laden’in bu durumunu not defterlerine şu şekilde kaydetmişlerdi:
“Henüz 41 yaşında olmasına rağmen beyazlayan sakalları ve ağlamaklı olan yüz hali, çektiği acıların bir göstergesi gibi. Bu hüzünlü halinde, bütün İslam diyarında yaşananların etkileri vardı aslında. Usame bin Laden sevindiği zaman sadece tebessüm ederdi. Çevresindekiler, onun güldüğüne şahid olmamışlardı. El Kaide üyelerinin Usame bin Laden’e derin bir saygıları vardı. Özel yaşamında dini kurallara gösterdiği hassasiyet ve grubun mistik özellikleri, grup üyelerinin liderlerine mutlak sadakati ve bağlılığına sebeb olmaktaydı. Bununla beraber, Usame bin Laden çok etkili bir hatibdi. Her sosyal ve siyasal akımın asıl örgütleyicisi hatibler olduğundan, El Kaide’de asıl oluşum safhasındaki etkili hatib, şübhesiz Usame bin Laden’di. O konuşmalarında seçkin bir Arabca kullanıyordu. Kelimeleri tane tane telaffuz ediyor, konuşma sırasında yüzünde derin bir sükunet oluşuyordu. Etrafındakiler, Usame bin Ladin’i adeta Mesih’i dinliyormuş gibi dikkatle dinliyordu.”
El Kaide üyeleri arasında, Usame bin Laden için farklı unvanlar kullanılıyordu. “Şeyh, Prens, Emir, Ebu Abdullah, Mucahid, Hacı, Müdür” Usame bin Laden için kullanılan tabirlerdendi. El Kaide üyeleri, Usame bin Ladin’in etkili hitabetini örgüt mesajının yayılması için kullanıyordu. Özellikle Yemen, Arabistan ve Afganistan’da Usame bin Ladin’in kalabalık kitlelere karşı yaptığı konuşmalar video bandları ve CD formatları şeklinde İslam dünyasının bütün ülkelerine gönderiliyordu. Hatta bazı internet sitelerinden bu görüntülere ulaşmak mümkündür. Usame bin Laden konuşmalarında genellikle Kur’an ayetleriyle başlayıp, Hadislerle mesajını anlatmaya devam etmektedir. Konuşmalarında İslam’ın ana kaynaklarını referans alarak değişik metaforlardan yararlanmaktadır.
Ayrıca konuşmalarında çoğu yerde Allah’a hamd ve dua içeren cümleler bulunmaktadır. Daha evvelde belirttiğimiz gibi Usame bin Laden bulunduğu yaştan daha ihtiyar gözükmektedir. Özellikle 11 Eylül olaylarından sonra yaşanan olaylar neticesinde, Usame bin Laden’deki yaşlılığa ilişkin belirtiler daha da yoğunlaştı. Bunda Afganistan ve Irak işgalleri sonucu sivillere karşı başlatılan periyodik katliamlar önemli bir etken olmuştu. Ancak Usame bin Laden asla yıkılmış bir ruh haletine girmemişti. Yaşananlar her ne olursa olsun, Usame bin Laden asla yıkılmış bir ruh haletine girmiyordu. Kötü olaylar karşısında bile Usame bin Laden özgüvenini asla kaybetmemekteydi. Ortaya çıkan İslami hareketin başarıya ulaşacağına dair sonsuz bir güveni bulunmaktadır. Bu güveni, kapitalist güçlere seslendiği konuşmalarından anlamak mümkündür.
KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ
Şehid Usame bin Laden 1.95-2.00 metre boyunda, takribi 72.5 kg ağırlığındadır. Esmer tenli, zayıf bir yapıya sahipdir. Yazarken sol elini kullanır. Konuşmalarında seçkin bir Arapça kullanır. Ayrıca uzun yıllar Afganistan’da bulunduğu için Peştun dilini de öğrenmiştir. Bunun yanında İngilizceyi de fevkalade bilmekte ve kullanabilmektedir.
Kişisel özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:
1- İyi bir iletişim yeteneğine sahibdir. Bazen duygusallığı ağır basmakla birlikte özgür bir yapıya sahibdir. Konuşkan ve sosyalleşebilen bir insandır. Yabancılarla kolay ve güçlü bir şekilde iletişim kurabilmektedir.
2- Duygu ve düşüncelerini irtibat kurduğu insanlara rahatlıkla aktarabilen, iç dünyasını dışa yansıtabilen biridir. Özellikle hitabetinde bunu görmek mümkündür.
3- Yanlış yaptığında kabul edebilen, özeleştiriye açık bir kişiliğe sahibdir.
4- Hayatıyla ve çevresindeki kişilerle olan düşüncelerinde iyimserdir.
5- Alışkanlıklara ve psikolojik hazırlık gerektiren şeylere kolayca adapte olabilen ve bunlarda zorluk çekmeyen birisidir.
6- Zıtlıklar, ihtilaflar arasında kaldığı zaman kuralları tercih eder. Adaletçiliği benimsemiş ve bunu çevresine iyi bir şekilde gösterebilen, modelci bir yapısı vardır.
7- Varolan bütün durumları kurallara dayandırarak tahlil eder. Keyfi ve benlikçi yaklaşımlardan uzak durur.
8- İnsanların düşündüklerine göre hareket etmeyen, hareket tarzını idealleri doğrultusunda tasarlayan bir kişiliktir.
9- Egoizm, diğer insanlardan korunma ve büyük şeylere sahib olma duygusu bulunmamakla birlikte, güçlü inanç ve özgüvene sahibdir.
10- İyi niyetli, sakin görünümlü ve insancıldır.
11- Normal fonksiyonel özelliklere sahibdir. Olağanüstü sabırlıdır. Çalışmayı seven ve kişisel emeğe saygı gösteren yapısı vardır. Emeğin karşılığını daima ödüllendirmek ister.
12- Geniş bir özgüven ve inancın getirdiği, kendine yönelik güçlü bir oto-kontrole sahibdir. Bu özellik karakteristik liderler ve aksiyon tasarımcılarının en önemli vasfıdır.
13- İdealisttir. Bu idealizmini, Suudilerin cihaddan vazgeçmesi karşılığında teklif ettiği 50 milyar doları kabul etmeyerek göstermiştir.
Kar üzerinde sürünerek de olsa Mehdi’ye katılma emri
İbni Ebi Şeybe ve Naim b. Hammad Fiten isimli eserde, İbni Mace ve Ebu Naim ise İbni Mes’ud’dan tahric ettiler. O dedi ki:
Biz bir ara Peygamber (s.a.v.)’in yanında iken Beni Haşim’den bir grup genç geldi. Peygamber (s.a.v.) onları görünce gözleri doldu ve rengi değişti.
Dedim ki, “ne oldu ki, sevmediğin bir şeyi yüzünüzde görüyoruz.”
Buyurdu ki: Biz öyle bir Ehli Beytiz ki, Allah bizlere dünyayı değil ahireti ihtiyar etti. Muhakkak ki, Benden sonra, Ehli Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve tarda maruz kalacaklardır.
Şark tarafından siyah bayraklı bir kavim gelinceye kadar. Bunlar Hakkı isterler verilmez. Çarpışırlar, muzaffer olurlar, istedikleri verilir. Fakat o Hak, Ehli Beytim’den birisine verilmedikçe kabul etmezler. O (Mehdi) arza sahib olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle doldurur. Sizden O’na kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, O’na katılsın. Zira O Mehdi’dir.
(Suyuti, Fiten, 2, 6)
Abdullah (bin Mes'ud) (Radiyalldhu anh)'den; şöyle demiştir:
(Suyuti, Fiten, 2, 6)
Abdullah (bin Mes'ud) (Radiyalldhu anh)'den; şöyle demiştir:
Biz bir kere Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında iken Haşim oğullarından bir gurup gene bize doğru geldiler.
Sonra Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlan görünce gözleri yaş doldu ve rengi değişti. Abdullah demiştir ki: Bunun üzerine ben:
(Ya Rasulallah!) Senin yüzünde arzulamadığımız (yani bizi üzüp endişelendiren) bir değişikliği bir süredir görüyoruz, dedim.
O da : Biz öyle bir ev halkıyız ki, Allah bizim için ahirati dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim, muhakkak (ev halkım)benden sonra bela, kovulma ve sürgüne uğrayacaktır. Nihayet beraberinde siyah bayraklar bulunan bir kavim doğu tarafından gelecek ve hayır(hukumdarlık) isteyecekler. Fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine savaşacaklar ve onlara (Allah tarafindan) yardım ediecek. Bundan sonra istedikleri (hukumdarlık) kendilerine verilecek, fakat kendileri bunu kabul etmeyip emirliği Ehl-i Beytim'den bir adama tevdi edecekler. Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulumile doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracaktır.
Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın), buyurdu."(İbn Mâce, Fiten, Bab 34, 4082)
Ebû Hurayra (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Ebû Hurayra (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Horasandan siyah sancaklar çıkacak hiçbir güç onların hakkından gelemeyecek sonunda o sancaklar İliya’ya (Kudus’e)dikilecektir.”
(Tirmizi, Fiten, Bab 79, Hadis no : 226)
(Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis garibtir.
“Muhakkak doğudan bazı insanlar çıkar ki, Mehdîy-i Ahirzaman’ın hakimiyeti için zemin hazırlarlar”
(Fetava-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi-40)
“Siyah sancaklılar, Abbasoğulları için çıkar. Sonra bir başka def’a da Horasan’dan çıkar ki; takkeleri siyah, elbiseleri beyazdır. Onların kumandanı Temim’den Şuayb bin Salih denilen bir adamdır ki, Sufyanî’nin adamlarını hezimete uğratır. Ta Beyt-i Makdis’e iner, Mehdî’nin hakimiyetine zemin hazırlar, ona Şam’dan üçyüz kişi yardım eder, onun hurucuyla Mehdî’ye emrin (vazifenin) teslim edilmesi arasında yetmiş iki ay zaman vardır.”
(Fetava-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi, 42)
Temim oğullarından orta boylu, esmer, meczum (hafif sakallı), kevsec (sakalı yanlarda az, aşağı tarafı uzun olan; diğer bir manası da Yemen asıllı) bir adam ki, ona Şuayb bin Salih denilir. Beyaz elbiseli, siyah sancaklı 4000 kişinin kumandanıdır. Mehdî’nin öncüsü olur ve kiminle mukatele ederse, harbde kim ona karşı çıkarsa onu öldürür.
(Fetava-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi, 41)
"Talikan'a (Afganistana) yazık oldu. Şubhesiz Allah Tealanın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdisinin yardımcılarıdır."
(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)
İbn Kayyım (rahimehullah) diyor ki: İmam Ahmed'in "Musned"de rivayet ettiği şu hadisi delil getirmişlerdir:
Bize Vekî' o da Serik'ten, o da Ali b. Zeyd'den, o da Ebu Kılâbe'den, o da Sevbân'dan tahdis edip, o da dedi ki: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
“Horasan tarafından çıkan siyah sancaklıları gördüğünüzde, kar üzerinde sürünerek de olsa onlara gidin. Çünkü onların içinde Allah’ın halifesi Mehdî vardır.”
(Fetava-i Hadîsiyye,, İbn-i Hacer-i Heytemi-37; Hakim, 8572; Ahmed b. Hanbel, Musned, 22387 - 5 / 277)
Usame Bin Ladin (1957 - .... )
1957'de 54 çocuklu bir babanın oğlu olarak doğan Usame bin Ladin'in kökü Güney Yemen'de Hadramut. Babası Muhammed 1930'da geldiği Suudi Arabistan'da hızla yükseldi ve zamanla Ortadoğu'nun en büyük müteahhitlerinden biri oldu.
1968'de kaza sonucu öldüğünde mirası 11 milyar dolardı. Oğulları hep Suud prensleriyle birlikte büyümüş ve okumuştu. Genç yaşta Müslüman Kardeşler teşkilatının fikirlerinden etkilenen Usame bin Ladin, 1979 Aralık ayında, arkadaşı, Suudi Gizli Servisi Şefi Prens Turki bin Faysal tarafından Pakistan Peşaver'e yollandı. Buradaki kamplarda, başta Arap ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafındaki İslamcı gençler birer profesyonel savaşçıya çevriliyordu. Beş ülkenin birlikte üstlendiği bu projenin sorumluluğu Pakistan Gizli Servisi ISI'deydi, yürütücüsüyse Filistin asıllı Abdullah Azzam'dı. Azzam'a asistanlık yapan Usame bin Ladin, bizzat savaştı, hatta Celalabad yakınlarında yaralandı.
1986'da kendi kamplarını kurdu. Serveti, cömertliği, sade yaşantısı, karizması, savaştaki cesareti nedeniyle efsaneleşti. Kurumsallaşmasının temelini 1988'e doğru gönüllüler hakkında bilgileri içeren bir veritabanı kurarak attı. Bu bilgisayar kayıtlarından hareketle 'El Kayda' adlı bir yapılanma ortaya çıktı. Suud rejimi, cihadı her yere yaymak isteyen bu kişiden korkmaya başladı ve 1989'da pasaportuna el konuldu Haziran 1990'da Saddam Kuveyt'e girince Usame bin Ladin, Suudi sınırlarının korunması görevinin kendisi ve tabanına verilmesini istedi. Kral Fahd Amerikan askerlerini çağırınca çok öfkelendi; önce Pakistan'a, ardından Afganistan ve nihayet Sudan'a gitti. Artık Pakistan'da istenmeyen ve kendilerine yer arayan binlerce 'cihadcı'yı Sudan ve Yemen'e yerleştirdi, onlara birçok ülkede iş buldu ABD'ye karşı ilk cepheyi Somali'de açan ve 1994'te Suud vatandaşlığından çıkarılan Usame bin Ladin, uzun bir süredir, iktidarı almalarına epey yardımcı olduğu Taliban'ın himayesinde Afganistan'da yaşıyor. ABD'nin, yakalanması için 5 milyon dolar ödül koyduğu Usame bin Ladin, hiçbir eylemi açıkça üstlenmiş değil, ama hiçbirini kınamış da değil. Zaten Usame bin Ladin'in adı yapılandan çok, yapılacağı iddia edilen eylemlerle anılıyor.
LADİN'İN ÜNLÜ FETVASI: 'SİVİL YA DA ASKER AMERİKALILARI VURMAK HER MÜSLÜMAN'A FARZDIR'
23 Şubat 1998'de Londra'da Arapça yayınlanan El Kudüs el Arabi gazetesinde Şeyh Usame bin Muhammed Bin Ladin, Mısır Cihad örgütü lideri Ayman el Zevahiri, Mısır İslami Cihad örgütü lideri Ebu Yasir Rifa'i Ahmed Taha, Pakistan Cemiyet-ül Ulema yöneticisi Şeyh Mir Hamza ve Bangladeş Cihad Hareketi lideri Fazlul Rahman'ın, 'Dünya İslam Cephesi' adı altında kaleme almış oldukları fetva yayınlandı. 'Haçlılara ve Yahudilere karşı cihad' çağrısı yapan fetvanın önemli bölümleri şöyle: "Yedi yıldır ABD, İslam'ın en mukaddes topraklarının bulunduğu Arap Yarımadası'nı işgal ediyor, zenginliklerini sömürüyor, yöneticileri elinde oynatıyor, halkını tehdit ediyor, komşuları terörize ediyor ve buradaki üslerini komşu Müslüman ülkelere saldırı amacıyla kullanıyor. Amerikalılar yalnızca ekonomik ve dini nedenlerle Müslümanlara savaş açmış değiller, aynı zamanda küçük Yahudi devletine hizmet ediyor ve Kudüs'ün işgali ile orada Müslümanların katlini de gizlemeye çalışıyorlar. Amerikalıların işlediği tüm bu suç ve günahlar Allah'a, onun Peygamberine ve Müslümanlara karşı açık bir savaş ilanıdır. Ve İslam tarihi boyunca ulema, düşmanın Müslüman ülkeleri yok etmeye çalışması durumunda cihadın kişisel bir farz olduğunda birleşmişlerdir. Bundan hareketle ve Allah'ın emrine uygun olarak tüm Müslümanlar için geçerli olmak üzere şu fetvayı çıkartmış bulunuyoruz: El Aksa Camii ve Mekke'yi işgalden kurtarmak ve ordularını İslam topraklarından söküp atmak için, -ister sivil, ister asker olsunlar-Amerikalıları ve onların müttefiklerini, hangi ülkede mümkünse orada öldürmek, her Müslüman için farzdır. Biz Allah'ın rızasıyla, Allah'a inanan ve onun tarafından ödüllendirilmek isteyen her Müslümanı, ele geçirdikleri her yerde ve her zaman Amerikalıları öldürmeye ve paralarına el koymaya çağırıyoruz. Aynı zamanda Müslüman alimleri, liderleri, gençleri ve askerleri, ABD şeytanının ordularına ve şeytanın işbirlikçilerine saldırılar düzenlemeye; bunların arkalarındaki güçleri ortaya çıkarmaya ve onlara unutamayacakları bir ders vermeye çağırıyoruz.
" USAME BİN LADİN'İN KRONOLOJİSİ"
Aralık 1992: Yemen'deki ABD'li askerleri hedef alan otel bombalama olayları.
1993: Somali'de Batılı güçlere karşı Aidid'e destek verip Mogadişu'da 18 Amerikalı'nın öldürülmesi.
Şubat 1993: New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanması.
Ocak 1995: Filipinler'de Papa'ya suikast girişimi.
1995: Cezayirli Silahlı İslami Grubun (GIA) Fransa'ya karşı yürüttüğü savaş. Haziran 1995: Etiopya'nın başkenti Adis Ababa'da Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e yönelik suikast girişimi.
Kasım 1995: Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da beş ABD'li askerin ölümüne yol açan kamyonla bombalama olayı.
Kasım 1995: 17 kişinin öldüğü Pakistan'daki Mısır Büyükelçiliği'nin bombalanması Haziran 1996: Suudi Arabistan'ın Hobar kentinde 19 Amerikan askerinin ölümüne yol açan patlama.
23 Ağustos 1996: 'Kafirleri kutsal topraklardan kovun' çağrısıyla ABD'ye cihad ilan etti.
Şubat 1998: Mısır, Bangladeş ve Pakistanlı birkaç küçük grupla birlikte 'Yahudilere ve Haçlılara' karşı Uluslararası İslami Cephe'yi kurdu. Kuruluş bildirgesinde "Her Müslümana, dünyanın her köşesinde, sivil veya asker Amerikalı öldürmek farzdır" dendi.
7 Ağustos 1998: Amerikan askerlerinin Kutsal Topraklar'a girişinin sekizinci yıldönümünde Kenya ve Tanzanya'daki ABD büyükelçilikleri havaya uçuruldu ve toplam 257 kişi öldü, 5 bin 500 kişi yaralandı.
20 Ağustos 1998: ABD misilleme olarak Sudan'da bir fabrikayı ve Afganistan'daki eğitim kamplarını bombaladı. Usame bin Ladin'in yakalanması için 5 milyon dolar ödül kondu.
12 Ekim 2000: Yemen'in Aden limanında USS Cole destroyerine yönelik intihar saldırısında 17 Amerikan denizcisi öldü.
2 Mayıs 2011 tarihinde ABD Başkanı Barack Obama, Pakistan'ın başkenti İslamabad yakınlarında Abbottabat'taki karargahında Usame Bin Ladin'in öldürüldüğünü açıkladı.
“Horasandan siyah sancaklar çıkacak hiçbir güç onların hakkından gelemeyecek sonunda o sancaklar İliya’ya (Kudus’e)dikilecektir.”
(Tirmizi, Fiten, Bab 79, Hadis no : 226)
(Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis garibtir.
“Muhakkak doğudan bazı insanlar çıkar ki, Mehdîy-i Ahirzaman’ın hakimiyeti için zemin hazırlarlar”
(Fetava-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi-40)
“Siyah sancaklılar, Abbasoğulları için çıkar. Sonra bir başka def’a da Horasan’dan çıkar ki; takkeleri siyah, elbiseleri beyazdır. Onların kumandanı Temim’den Şuayb bin Salih denilen bir adamdır ki, Sufyanî’nin adamlarını hezimete uğratır. Ta Beyt-i Makdis’e iner, Mehdî’nin hakimiyetine zemin hazırlar, ona Şam’dan üçyüz kişi yardım eder, onun hurucuyla Mehdî’ye emrin (vazifenin) teslim edilmesi arasında yetmiş iki ay zaman vardır.”
(Fetava-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi, 42)
Temim oğullarından orta boylu, esmer, meczum (hafif sakallı), kevsec (sakalı yanlarda az, aşağı tarafı uzun olan; diğer bir manası da Yemen asıllı) bir adam ki, ona Şuayb bin Salih denilir. Beyaz elbiseli, siyah sancaklı 4000 kişinin kumandanıdır. Mehdî’nin öncüsü olur ve kiminle mukatele ederse, harbde kim ona karşı çıkarsa onu öldürür.
(Fetava-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi, 41)
"Talikan'a (Afganistana) yazık oldu. Şubhesiz Allah Tealanın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdisinin yardımcılarıdır."
(Kitab-ul Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)
İbn Kayyım (rahimehullah) diyor ki: İmam Ahmed'in "Musned"de rivayet ettiği şu hadisi delil getirmişlerdir:
Bize Vekî' o da Serik'ten, o da Ali b. Zeyd'den, o da Ebu Kılâbe'den, o da Sevbân'dan tahdis edip, o da dedi ki: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
“Horasan tarafından çıkan siyah sancaklıları gördüğünüzde, kar üzerinde sürünerek de olsa onlara gidin. Çünkü onların içinde Allah’ın halifesi Mehdî vardır.”
(Fetava-i Hadîsiyye,, İbn-i Hacer-i Heytemi-37; Hakim, 8572; Ahmed b. Hanbel, Musned, 22387 - 5 / 277)
Usame Bin Ladin (1957 - .... )
1957'de 54 çocuklu bir babanın oğlu olarak doğan Usame bin Ladin'in kökü Güney Yemen'de Hadramut. Babası Muhammed 1930'da geldiği Suudi Arabistan'da hızla yükseldi ve zamanla Ortadoğu'nun en büyük müteahhitlerinden biri oldu.
1968'de kaza sonucu öldüğünde mirası 11 milyar dolardı. Oğulları hep Suud prensleriyle birlikte büyümüş ve okumuştu. Genç yaşta Müslüman Kardeşler teşkilatının fikirlerinden etkilenen Usame bin Ladin, 1979 Aralık ayında, arkadaşı, Suudi Gizli Servisi Şefi Prens Turki bin Faysal tarafından Pakistan Peşaver'e yollandı. Buradaki kamplarda, başta Arap ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafındaki İslamcı gençler birer profesyonel savaşçıya çevriliyordu. Beş ülkenin birlikte üstlendiği bu projenin sorumluluğu Pakistan Gizli Servisi ISI'deydi, yürütücüsüyse Filistin asıllı Abdullah Azzam'dı. Azzam'a asistanlık yapan Usame bin Ladin, bizzat savaştı, hatta Celalabad yakınlarında yaralandı.
1986'da kendi kamplarını kurdu. Serveti, cömertliği, sade yaşantısı, karizması, savaştaki cesareti nedeniyle efsaneleşti. Kurumsallaşmasının temelini 1988'e doğru gönüllüler hakkında bilgileri içeren bir veritabanı kurarak attı. Bu bilgisayar kayıtlarından hareketle 'El Kayda' adlı bir yapılanma ortaya çıktı. Suud rejimi, cihadı her yere yaymak isteyen bu kişiden korkmaya başladı ve 1989'da pasaportuna el konuldu Haziran 1990'da Saddam Kuveyt'e girince Usame bin Ladin, Suudi sınırlarının korunması görevinin kendisi ve tabanına verilmesini istedi. Kral Fahd Amerikan askerlerini çağırınca çok öfkelendi; önce Pakistan'a, ardından Afganistan ve nihayet Sudan'a gitti. Artık Pakistan'da istenmeyen ve kendilerine yer arayan binlerce 'cihadcı'yı Sudan ve Yemen'e yerleştirdi, onlara birçok ülkede iş buldu ABD'ye karşı ilk cepheyi Somali'de açan ve 1994'te Suud vatandaşlığından çıkarılan Usame bin Ladin, uzun bir süredir, iktidarı almalarına epey yardımcı olduğu Taliban'ın himayesinde Afganistan'da yaşıyor. ABD'nin, yakalanması için 5 milyon dolar ödül koyduğu Usame bin Ladin, hiçbir eylemi açıkça üstlenmiş değil, ama hiçbirini kınamış da değil. Zaten Usame bin Ladin'in adı yapılandan çok, yapılacağı iddia edilen eylemlerle anılıyor.
LADİN'İN ÜNLÜ FETVASI: 'SİVİL YA DA ASKER AMERİKALILARI VURMAK HER MÜSLÜMAN'A FARZDIR'
23 Şubat 1998'de Londra'da Arapça yayınlanan El Kudüs el Arabi gazetesinde Şeyh Usame bin Muhammed Bin Ladin, Mısır Cihad örgütü lideri Ayman el Zevahiri, Mısır İslami Cihad örgütü lideri Ebu Yasir Rifa'i Ahmed Taha, Pakistan Cemiyet-ül Ulema yöneticisi Şeyh Mir Hamza ve Bangladeş Cihad Hareketi lideri Fazlul Rahman'ın, 'Dünya İslam Cephesi' adı altında kaleme almış oldukları fetva yayınlandı. 'Haçlılara ve Yahudilere karşı cihad' çağrısı yapan fetvanın önemli bölümleri şöyle: "Yedi yıldır ABD, İslam'ın en mukaddes topraklarının bulunduğu Arap Yarımadası'nı işgal ediyor, zenginliklerini sömürüyor, yöneticileri elinde oynatıyor, halkını tehdit ediyor, komşuları terörize ediyor ve buradaki üslerini komşu Müslüman ülkelere saldırı amacıyla kullanıyor. Amerikalılar yalnızca ekonomik ve dini nedenlerle Müslümanlara savaş açmış değiller, aynı zamanda küçük Yahudi devletine hizmet ediyor ve Kudüs'ün işgali ile orada Müslümanların katlini de gizlemeye çalışıyorlar. Amerikalıların işlediği tüm bu suç ve günahlar Allah'a, onun Peygamberine ve Müslümanlara karşı açık bir savaş ilanıdır. Ve İslam tarihi boyunca ulema, düşmanın Müslüman ülkeleri yok etmeye çalışması durumunda cihadın kişisel bir farz olduğunda birleşmişlerdir. Bundan hareketle ve Allah'ın emrine uygun olarak tüm Müslümanlar için geçerli olmak üzere şu fetvayı çıkartmış bulunuyoruz: El Aksa Camii ve Mekke'yi işgalden kurtarmak ve ordularını İslam topraklarından söküp atmak için, -ister sivil, ister asker olsunlar-Amerikalıları ve onların müttefiklerini, hangi ülkede mümkünse orada öldürmek, her Müslüman için farzdır. Biz Allah'ın rızasıyla, Allah'a inanan ve onun tarafından ödüllendirilmek isteyen her Müslümanı, ele geçirdikleri her yerde ve her zaman Amerikalıları öldürmeye ve paralarına el koymaya çağırıyoruz. Aynı zamanda Müslüman alimleri, liderleri, gençleri ve askerleri, ABD şeytanının ordularına ve şeytanın işbirlikçilerine saldırılar düzenlemeye; bunların arkalarındaki güçleri ortaya çıkarmaya ve onlara unutamayacakları bir ders vermeye çağırıyoruz.
" USAME BİN LADİN'İN KRONOLOJİSİ"
Aralık 1992: Yemen'deki ABD'li askerleri hedef alan otel bombalama olayları.
1993: Somali'de Batılı güçlere karşı Aidid'e destek verip Mogadişu'da 18 Amerikalı'nın öldürülmesi.
Şubat 1993: New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanması.
Ocak 1995: Filipinler'de Papa'ya suikast girişimi.
1995: Cezayirli Silahlı İslami Grubun (GIA) Fransa'ya karşı yürüttüğü savaş. Haziran 1995: Etiopya'nın başkenti Adis Ababa'da Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e yönelik suikast girişimi.
Kasım 1995: Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da beş ABD'li askerin ölümüne yol açan kamyonla bombalama olayı.
Kasım 1995: 17 kişinin öldüğü Pakistan'daki Mısır Büyükelçiliği'nin bombalanması Haziran 1996: Suudi Arabistan'ın Hobar kentinde 19 Amerikan askerinin ölümüne yol açan patlama.
23 Ağustos 1996: 'Kafirleri kutsal topraklardan kovun' çağrısıyla ABD'ye cihad ilan etti.
Şubat 1998: Mısır, Bangladeş ve Pakistanlı birkaç küçük grupla birlikte 'Yahudilere ve Haçlılara' karşı Uluslararası İslami Cephe'yi kurdu. Kuruluş bildirgesinde "Her Müslümana, dünyanın her köşesinde, sivil veya asker Amerikalı öldürmek farzdır" dendi.
7 Ağustos 1998: Amerikan askerlerinin Kutsal Topraklar'a girişinin sekizinci yıldönümünde Kenya ve Tanzanya'daki ABD büyükelçilikleri havaya uçuruldu ve toplam 257 kişi öldü, 5 bin 500 kişi yaralandı.
20 Ağustos 1998: ABD misilleme olarak Sudan'da bir fabrikayı ve Afganistan'daki eğitim kamplarını bombaladı. Usame bin Ladin'in yakalanması için 5 milyon dolar ödül kondu.
12 Ekim 2000: Yemen'in Aden limanında USS Cole destroyerine yönelik intihar saldırısında 17 Amerikan denizcisi öldü.
2 Mayıs 2011 tarihinde ABD Başkanı Barack Obama, Pakistan'ın başkenti İslamabad yakınlarında Abbottabat'taki karargahında Usame Bin Ladin'in öldürüldüğünü açıkladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder