Bilgi dağıtınca,dağılınca kuvvet kazanır.
Değerli olan bilgileri farkettirmektir.
Dolayısıyla yaşananlardan sonra hükümetimize destek vermek ve
yapılanları kınamak , buna da kendimizi bir cihad görevilisi olarak dahil
etmektir.
Deccalın başarısı haklılığından ve
faydalı icraatlarından değil, ekser icraatı tahribat ve nefsani arzulara son
derece meydan açtığı içindir. Çünkü tahrip kolaydır. Bir bina bir senede
yapılır, bir dakikada yıkılır. Bir kibrit bir köyü yakar. Müştehiyat ise
nefisler taraftar olduğundan çabuk sirayet eder. (Şualar, 1994, s. 505)
Bir hadis-i şerifte, "Deccalın
hayatını ve işlerini beğenmeyenlerin onu tanıyabileceğine"dikkat
çekilmiştir. Tirmizi, Fiten: 56.
Güçlü bir imana dayalı İslami bir hayat, münafıkane hareket eden Deccalla onunla mücadeleyi esas alan Hz. Mehdiyi göstermede zorlatmayacaktır.
Hepsi gözlerimizin önünde burnumuzun
dibinde bundan Osmanlının yıkılmasından itibaren önce gerçekleşti.
Peygamber efendimizin Şerli
kişilerden kastı olan ABD-İNGİLİZ ordusu kendi tasarladıkları 11 Eylül
saldırıları sonrasına önce Afganistan sonrada Irak'a savaş açarak pek çok masum
müslüman kanı dökerek bu ülkeleri yaşanılmaz bir hale getirdi. Arkasından
Libya,Mısır ,Şimdi de Suriye , Hedeflerinde Türkiye de vardı Fakat resmen
tosladılar.
Sadece Irakta 1.500.000 müslüman
sebesiz yere Şeytan için kurban edildi.Buna Mısırı , Libyayı , Suriyeyi
ekleyince ortaya vahim bir durum çıkmaktadır.
Suriyede Savaştan kaçan Masum halkın
büyük bir bölümü Türkiye ye sığınmak zorunda kaldı.
Suriye kapılarını sonuna kadar halka açarak
ülkesine kabul etti.
Bizim bu tutumuzun İslam birlik
beraberliğine bir örnek olduğu aşikardır.
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA…
Deccal, ahir zamanda ortaya çıkacak olan; din, îman, ahlâk, fazilet ve insanlık namına ne varsa tahrip eden, zulüm ve terör estiren, önce peygamberlik sonra da ilahlık iddiasında bulunarak kendisiyle beraberinde olanları cehenneme götürecek olan, insanların imanlarını test edecek gelmiş geçmiş en büyük kafirdir.
Rivayetlerde Deccalın çıkışı, kâinatın en korkunç hadiselerinden birisi olarak gösterilmiştir. Bundan dolayıdır ki Peygamberimiz (a.s.m.), ümmetine özellikle onu haber vermiş, fitnesinden sakınmış ve ümmetini de sakındırmıştır.
“Hz. Adem’in yaratılışından itibaren kıyamete kadar geçen süre içerisinde Deccaldan daha büyük bir hadise (diğer bir rivayette daha büyük bir fitne) yoktur.”
buyurmakla da, onun tahribatının dehşet ve büyüklüğünü nazara vermiştir. Başka bir hadis-i şeriflerinde ise onun şerrinin şeytandan daha etkili olduğunu bildirirler. Sadece Resûl-i Ekremin (a.s.m.) değil, istisnasız bütün peygamberlerin ümmetlerini ondan sakındırması, Firavunların, Nemrudların fitnesinin onun fitnesi yanında küçük kalacağına dikkatleri çekmek içindir.
Deccalın şerri öylesine büyüktür ki, Peygamberimizin (asm) bildirdiğine göre o çıktığında, korkudan, onun şerrinden kurtulmak için insanlar dağlara kaçma zorunda kalacaklardır.(4)
Şer ve fitnesinin büyüklüğü, dehşeti sebebiyledir ki, Allah Resûlü (asm) çoğu zaman olduğu gibi, ana hatlarıyla İslâmın bir özetini verdiği Veda Haccında okuduğu Veda Hutbesinde de Deccaldan bahsetmeyi gerekli görmüş, diğer peygamberler gibi, o da ümmetini uyarmıştır.
Deccal, Arapça bir kelimedir, “decl” kökünden gelir. Sözlüklerde verilen mânâya göre Deccal, “yalancı, hîlekâr; zihinleri, gönülleri, iyi ile kötüyü, hak ile bâtılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, bucak bucak her yeri dolaşan müfsid ve mel’ûn bir kişidir.”
Bir hadis-i şerifte, özellikle onun, “yalancı, dalâlete sürükleyici” özelliğine dikkat çekilmiştir.
Deccal, aldatıcı ve inkârcı, dehşetli fitne dolaplarını döndüren bir kimsedir. Fitnesinin en dehşetli tarafı, dinsizliğe dayalı bir sistem kurup insanları îmansız yaparak hem dünya, hem de ebedî hayatlarını mahvetmeye çalışmasıdır. O, ateizme, ahlâksızlığa, yalana dayanan saltanatını tek başına değil, kendisine gönül veren komitesiyle, temsil ettiği kâfirane ve münafıkâne sistemiyle birlikte yürütür.
Deccala, “Mesih” kelimesi eklenerek Mesih-i Deccal da denilir. Onun bu ünvanla anılmasının sebebi, gözlerinden birinin silik olmasıdır. Sözlüklerde Mesihe değişik bir çok mânâlar verilmiştir. Deccala sıfat olabilecek tarzdaki bu mânâlardan bir kısmı şöyledir: Yüzünün bir tarafında kaşı ve gözü olmayan, yaratılıştan bozuk, kötü, uğursuz, yalancı, çok öldüren.
Bir hadis-i şerifte ondan, “Mesihü’d-Dalâle,” “Sapıklık Mesihi” diye söz edilir.
Deccal, ahir zamanda ortaya çıkacak olan; din, îman, ahlâk, fazilet ve insanlık namına ne varsa tahrip eden, zulüm ve terör estiren, önce peygamberlik sonra da ilahlık iddiasında bulunarak kendisiyle beraberinde olanları cehenneme götürecek olan, insanların imanlarını test edecek gelmiş geçmiş en büyük kafirdir.
Rivayetlerde Deccalın çıkışı, kâinatın en korkunç hadiselerinden birisi olarak gösterilmiştir. Bundan dolayıdır ki Peygamberimiz (a.s.m.), ümmetine özellikle onu haber vermiş, fitnesinden sakınmış ve ümmetini de sakındırmıştır.
“Hz. Adem’in yaratılışından itibaren kıyamete kadar geçen süre içerisinde Deccaldan daha büyük bir hadise (diğer bir rivayette daha büyük bir fitne) yoktur.”
buyurmakla da, onun tahribatının dehşet ve büyüklüğünü nazara vermiştir. Başka bir hadis-i şeriflerinde ise onun şerrinin şeytandan daha etkili olduğunu bildirirler. Sadece Resûl-i Ekremin (a.s.m.) değil, istisnasız bütün peygamberlerin ümmetlerini ondan sakındırması, Firavunların, Nemrudların fitnesinin onun fitnesi yanında küçük kalacağına dikkatleri çekmek içindir.
Deccalın şerri öylesine büyüktür ki, Peygamberimizin (asm) bildirdiğine göre o çıktığında, korkudan, onun şerrinden kurtulmak için insanlar dağlara kaçma zorunda kalacaklardır.(4)
Şer ve fitnesinin büyüklüğü, dehşeti sebebiyledir ki, Allah Resûlü (asm) çoğu zaman olduğu gibi, ana hatlarıyla İslâmın bir özetini verdiği Veda Haccında okuduğu Veda Hutbesinde de Deccaldan bahsetmeyi gerekli görmüş, diğer peygamberler gibi, o da ümmetini uyarmıştır.
Deccal, Arapça bir kelimedir, “decl” kökünden gelir. Sözlüklerde verilen mânâya göre Deccal, “yalancı, hîlekâr; zihinleri, gönülleri, iyi ile kötüyü, hak ile bâtılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, bucak bucak her yeri dolaşan müfsid ve mel’ûn bir kişidir.”
Bir hadis-i şerifte, özellikle onun, “yalancı, dalâlete sürükleyici” özelliğine dikkat çekilmiştir.
Deccal, aldatıcı ve inkârcı, dehşetli fitne dolaplarını döndüren bir kimsedir. Fitnesinin en dehşetli tarafı, dinsizliğe dayalı bir sistem kurup insanları îmansız yaparak hem dünya, hem de ebedî hayatlarını mahvetmeye çalışmasıdır. O, ateizme, ahlâksızlığa, yalana dayanan saltanatını tek başına değil, kendisine gönül veren komitesiyle, temsil ettiği kâfirane ve münafıkâne sistemiyle birlikte yürütür.
Deccala, “Mesih” kelimesi eklenerek Mesih-i Deccal da denilir. Onun bu ünvanla anılmasının sebebi, gözlerinden birinin silik olmasıdır. Sözlüklerde Mesihe değişik bir çok mânâlar verilmiştir. Deccala sıfat olabilecek tarzdaki bu mânâlardan bir kısmı şöyledir: Yüzünün bir tarafında kaşı ve gözü olmayan, yaratılıştan bozuk, kötü, uğursuz, yalancı, çok öldüren.
Bir hadis-i şerifte ondan, “Mesihü’d-Dalâle,” “Sapıklık Mesihi” diye söz edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder