Hafız Ebu Abdullah Nuaym b. Hammad El-Fiten adlı kitabında Süleyman b. İsa’dan şöyle rivayet etmiştir:
Tabutu sekine denilen kutsal sandık, Mehdi’nin eliyle
Taberiye gölünden çıkarılacak ve Beyt-i Makdisin (Kudüs’teki Harem-i Şerifin)
kapısı üzerine konulacaktır.
Yahudiler bunu görünce, çok az müstesna olmak
üzere Müslüman olacaklar.
(Ukayli
En-Necmus-sakıb fi Beyanı Ennel Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Alet-Temam
vel kamal)
Tabut-u Sekine Hz. Musa’nın ahit sandığı nerede…
Ahd-i
Atik Sandukası, Yüce Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği ve içinde Hz. Musa ve Hz.
Harun'dan eşyalar barındıran değerli bir sandıktır. İslam alimlerine göre,
sandukanın en önemli özelliği ise MÖ. 587 yılından beri nerede olduğunun
bulunamaması ve ahir zamanda çıkacak bir şahıs olan Hz. Mehdi tarafından
bulunacağının kabul edilmesidir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde ve
çeşitli tarihi kaynaklarda dikkat çekilen bir konu olan Ahd-i Atik Sandukası,
Yüce Rabbimiz'in gönderdiği Kuran'da bildirilmektedir. Ayrıca İlahi bir kitap
olarak indirilen ancak sonradan tahrif edilmiş olan Tevrat'ta da bu sanduka
hakkında bilgiler yer almaktadır. İslam alimleri tarafından, Kuran ahlakının
tüm dünya üzerinde hakim olacağı bir dönemin de habercisi olan sanduka hakkında
Kuran'da şu şekilde bildirilmiştir:
"Peygamberleri, onlara
dedi: "O-nun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesidir. Onda
Rabbiniz'den 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun
ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda
şüphesiz sizin için bir delil vardır."(Bakara
Suresi, 248)
Tarihi Kaynaklara Göre Sanduka
Ahd-i Atik Sandukası hakkında tarihi
kaynaklar incelendiğinde birçok bilgi ile karşılaşılmaktadır.
İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışlarından sonra Sina Dağı'nın eteklerinde imal
edildiği düşünülen sandukada, Hz. Musa'dan kalan taş levhalar ve Hz. Harun'dan
kalan eşyalar bulunmaktadır.
Tarihi kaynaklara göre; Ahd-i Atik
Sandukası, Hz. Harun döneminden sonra Hz. Davud döneminde şehrin Birleşik
Yahudi Krallığı'nın başkenti ilan edilmesiyle Kudüs'e taşındı. Hz. Süleyman
tarafından yaptırılan mabede konulan sanduka, MÖ. 587 yılına kadar
Beytülmakdis'te kaldı.
Aynı yıl içinde Babil İmparatoru Buhtunnesar
-Babil'in Asma Bahçeleri'ni yaptıran kral- Kudüs'ü işgal etti ve o tarihten
sonra yaklaşık 500 yıl ortadan kaybolan sandukanın, tahrip edilemediği ve onu
koruyan Levililer tarafından mabedin altında hazırlanmış gizli bir bölmede
saklandığı inancı yayıldı. M.S. 70 yılında ise Roma valisi Titus'un
Beytülmakdis'i yıktırdıktan sonra bu yeraltı odasına da ulaştığı ve mabedin
kutsal eşyalarıyla birlikte sandukayı da Roma'ya götürdüğü varsayılmaktadır.
Kayıp Sandukayı Bulma
Arayışları
Ahd-i Atik Sandukası, M.Ö. 587 yılından bu
yana bulunamamıştır. Bununla beraber, Yahudiler sandukanın ancak Mesih'in
gelişinden sonra ortaya çıkacağına inandıklarından, tarih boyunca sandukayı
arayanlar genellikle Yahudiler değil Hıristiyanlar olmuştur. Mabed Tepesi'nde
yapılan ve kaydedilmiş ilk "sanduka kazıları"nı 19. yüzyılda Haçlılar
döneminde Mabed Şövalyeleri yapmıştır.
O tarihte ve yakın tarihte yapılan
araştırmalarda sandığın izine rastlanmamış ancak bu konu son dönemlerde tüm
araştırmacıların ilgi odağı haline gelmiştir.
Tevrat'ta Sanduka
Yarattığı her şeyi sonsuz bir ilim ve hikmet
üzerine yaratan Yüce Rabbimiz, sandukanın varlığını Kuran'ın yanı sıra
Tevrat'ta da bildirmiştir. Taş tabletlerin birisinin Sina dağında Hz. Musa'ya
verildiği ve bu taş tabletlerin Horeb dağında sandığa konmuş olduğu Tevrat
pasajlarında şöyle bildirilmektedir:
"Ve Sina dağında, Musa ile
söyleşmeyi bitirince, şahadetin iki levhasını ona verdi." (Kitabı
Mukaddes. Çıkış. Bap. 31)
İsrailoğulları Mısır'dan
çıktıkları zaman, RABBİN onlarla ahdettiği Horeb dağında, sandığın içine
Musa'nın koymuş olduğu iki levhadan başka içinde bir şey yoktu."
(Kitabı Mukaddes /Tarihler II. Bap5)
Daha sonra bu sandığın Hz. Davud tarafından
taşındığı ve Hz. Süleyman tarafından yerine konduğu ise yine Tevrat'ta şu
şekilde haber verilmektedir:
"Ve Davud kalktı ve
isimle, kerubiler üzerinde oturan ordular Rabbinin ismiyle çağrılan Allah'ın
sandığını Baale-yahudadan çıkarmak için, yanındaki bütün kavimle oraya gitti.
Ve Allah'ın sandığını yeni bir arabaya koydular ve onu tepede olan Abinadabın
evinden kaldırdılar; ve Abinadabın oğulları Uzza ve Ahyo yeni arabayı
sürüyorlardı. Ve Allah'ın sandığı ile beraber onu tepede olan Abinadabın
evinden kaldırdılar; ve Ahyo sandığın önünde yürüyordu". (Kitabı
Mukaddes / Samuel II. Bap.6)
Hz. Musa'nın Sandığının Yeri ve
Yolculuğu Hakkında Öne Çıkan Görüşler
Kudüs şehri, Hz. Süleyman'ın yaptırmış
olduğu mabed ve "Ahit
Sandığı" ile anılan bir tarihe sahiptir. M.S. 70 yılında
Kudüs'teki tapınağın tahrip edilip yakıldığı ve kutsal eşyaların Roma'ya
götürüldüğü, en yaygın olan görüştür. Ancak öne çıkan diğer bir görüş ise, M.Ö.
587 yılından itibaren kayıp olan sandığın Kudüs'te saklandığı ve Romalı veya
başka kavimler tarafından tahrip edilmesin diye muhafaza edilmek üzere -Kudüs
güvenli görülmeyip- daha kuzeye, yani Şam yakınlarındaki Taberiye'ye, Hatay'a,
Mekke'ye götürüldüğüdür. (En doğrusunu Yüce Rabbimiz bilir.)
Hadislerde Tabut-u Sekine
Ahd-i Atik Sandukası, Kuran'da belirtildiği
gibi, Allah'ın "inananlar için bir delili" (Bakara Suresi, 248)
olmasından dolayı, uzun yıllardan beri tüm inananlar tarafından bulunmaya
çalışılmaktadır. Bu kadar detaylı araştırmalar sonucunda hala bulunamamış
olması ise ahir zamanın birçok alametinin gerçekleştiği dönemimizde
bulunabilecek olmasının bir işareti olabilir. (En doğrusunu Yüce Allah bilir.)
Ahir zaman; kıyamete yakın bir vakitte Kuran
ahlakının tüm dünya üzerinde hakim olacağı ve insanlar arasında yaygın olarak
yaşanacağı bir dönemdir. Geçmiş dönemlerde yaşanan ahlaksızlıklar, baskılar,
zulümler, adaletsizlikler ve dejenerasyon bu kutlu dönemde ortadan kalkacak,
her türlü sıkıntının yerini bereket, bolluk, zenginlik, güzellik, barış ve
huzur alacaktır. Teknolojide çok büyük gelişmeler yaşanacak ve bunlar tüm
insanların hayrı ve rahatlığı için kullanılacaktır. Sandık da Allah'ın izniyle
bu dönemin bir nişanesi olacak ve tüm insanlık için güzel günlerin müjdecisi
olacaktır.
Peygamberimiz (sav) de birçok hadisinde
sanduka ve onu bulacak olan Hz. Mehdi hakkında bilgiler vermiş ve bu kutlu
olayı Müslümanlara müjdelemiştir.
Peygamberimiz (sav) tarafından bildirilen
hadislere göre sandık Taberiye gölü yakınlarındadır. Ahir zaman Hz. Mehdisi
tarafından bulunup, -aynı Talut'un hükümranlığının belgesi gibi- O'nun
hükümranlığının bir sembolü olacaktır. Bu konudaki bir hadis şöyledir:
"Hz. Mehdi, Tabut-u
Sekine'yi (Kutsal Sandığı) Taberiye gölünden çıkaracak." (Ikdı'd
Dürer, sf.51-a)
Ahir zamanla ilgili geçen başka hadislerde
de sandığın yeri ile ilgili olarak başka yer isimleri verilir. Bu yer
isimlerinin ayrı ayrı olmaları da kutsal emanetlerin yerinin net olarak
bilinmediği ve belki de Hz. Mehdi için özel olarak korunduğu anlamında
olabilir. (En doğrusunu Yüce Allah bilir.)
"Ona Hz. Mehdi
denilmesinin nedeni, gizli olan bir şeyin yolunu göstermesidir. Antakya denilen
bir yerden Tabut'u (kutsal emanetler sandığını) ortaya çıkaracaktır." (Suyuti,
el- Havi li'l Feteva, II. 82)
"Ona Hz. Mehdi
denilmesinin nedeni, Şam'da bulunan dağlardan birine yönelmesidir. Oradan
(gerçek) Tevrat kitaplarını çıkaracak, Yahudilere karşı delil
getirecektir." (Suyuti,
el-Havi li'l Feteva, II. 81)
Bu hadislerle ilgili yorumlara göre, Hz.
Mehdi zamanında Yahudilerden bir kısmının körüklediği Siyonizm ateşi sönecek ve
İslam'ın hoşgörüsü ve Kuran ahlakı Yahudiler arasında da yaygınlaşacaktır.
Hadislerde geçen ve "Taberiye gölündedir"
şeklinde belirtilen yer İslam alimlerince, bir benzetmeye işaret kabul
edilmektedir. Taberiye, Şam'a yakın bir yerdedir ve Şam, ahir zaman
hadislerindeki anlatımlarda uzak bir yer, Mekke ve Medine'ye uzak olan anlamını
da taşır. Bu benzetme, Taberiye için de söz konusudur. Hatta buradan yola çıkan
bazı yorumcu ve araştırmacılar sandığın, Kudüs'te, Mekke'de, Taberiye'de,
Hatay'da olabileceğine dikkat çeker ve ek olarak İstanbul'a da işaret
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder