25 Şubat 2015 Çarşamba

İSRAİLİN KAOS PROJESİ VE IŞİD : Peki Ortadoğu'da bugün Müslümanlar neden Müslümanları boğazlıyor.




ABD Ulusal Güvenlik Dairesi eski çalışanı Edward Snowden ilginç bir iddiada bulundu.


Gizli bilgileri sızdırdığı için kaçarak Rusya’ya sığınan ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı ve ABD ulusal güvenlik dairesi eski çalışanı Edward Snowden, IŞİD ile ilgili çarpıcı bir iddia ortaya attı. Snowden, Irak’ta kaosa neden olan IŞİD’in arkasında ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratı olduğunu ileri sürdü.

“IŞİD İSRAİL’İN GÜVENLİĞİNİ SAĞLIYOR”

IŞİD’in bölgede İsrail’in güvenliğini tesis ettiğini söyleyen Snowden’a göre ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratları dünyadaki bütün terörü “eşek arısı yuvası” adlı bir strateji ile bir araya getirmeye çalışıyor. 

Eski ajan Snowden, İsrail’i korumak için, Ortadoğu’da İsrail’e karşı olan grupların kendi içlerinde savaştırıldığını ileri sürdü.

BAĞDADİ’NİN SENATÖR MC CAİN’LE OLDUĞU İDDİA EDİLEN FOTOĞRAF

Snowden’ın açıklamaları büyük yankı uyandırdı. Çünkü daha önce de IŞİD Lideri Ebubekir El Bağdadi’nin bir yıl boyunca MOSSAD tarafından yoğun bir askeri eğitim, dini kurslar ve konuşma becerisi kursları aldığı iddia edilmişti.

Ayrıca Bağdadi’nin Washington’daki bir görüşmede eski senatör John MC Cain ile aynı fotoğraf karesinde yer aldığı ileri sürülmüştü.

Ortalık toz duman. At izi it izine karıştı... Birileri kazanın altına ateş sürüyor.
Ama biz onları göremiyoruz, günlük yaşıyoruz, çözemiyoruz.

Çıkarları için her türlü melaneti, fitneyi ve fesadı mübah görenleri es geçiyoruz.

Ortadoğu'da aynı inancı taşıyanlar birbirini boğazlıyor, tavuk gibi insan kesiyor, hatta canlı canlı yakıyor. "Aynı havayı koklayanlar nasıl bu hale geliyor" diyoruz ama İZ süremiyoruz.

Gelin Şubat 1982'ye gidelim birlikte. İsrail'de bir adam çıkıyor, adı ODED YİNON... Bir rapor hazırlıyor.

Dünya Siyonist Teşkilatı yayın organı Kıyunim (Yönelişler) bu raporu yayınlıyor. "A strategy for İsrail in the Nineteen Eighties" adını taşıyor rapor. Yani; "Bin dokuyüz seksenlerde İsrail stratejesi" Tarihe ODED YİNON PLANI olarak geçiyor bu stratejik proje.

İçeriği ise çok ilginç; 
"Ortadoğu'da İslam coğrafyasında dini ve mezhep ayrışmalarıyla irili ufaklı PAR ÇALARA AYRILMIŞ bir bölge şarttır" deniyor. "İsrail'in varlığı için bu planın hayata geçirilmesi elzemdir" diye vurgulanıyor.

1996'da bu plan doğrultusunda ABD'deki İsrail yanlısı NEOCONLAR harekete geçiyor.

İsrail Başbakanı Netenyahu'ya "ODED YİNON" planını destekleyen "A Clean Break" adlı rapor sunuyorlar. İsrail'in aşkına "BÖL-PAR ÇALA " projesi için iki kilit ülkeye dikkat çekiliyor. "Tel Aviv mutlaka Türkiye ve Ürdün'ü yanına almalı ki, parçalama harekatı başarıya ulaşsın" diye not düşülüyor. 
Ve bu plan çerçevesinde Refah-Yol hükümeti POST-modern darbeyle iktidardan indiriliyor. 
Ankara Tel-Aviv'e bağlanıyor. Bağlama operasyonun yöneten Douglas J. Feith, Eric Edelman, Morton Abramowitz, Alan Makovsky (Şimdi CHP'ye danışmanlık yapıyor), Richard Perle, Paul Wolfowitz ve Harold Rhodo gibi NEOCON'lar ÜST AKIL karagahlarında Ortadoğu haritasını masaya yatıryorlar. 
Parçalanacak ülkeleri işaretliyorlar.

Paul Wolfowitz 2003'te çıkıyor pervasızca konuşuyor; "Suriye ve Irak'ta yakında nasıl değişiklikler olacağını göreceksiniz" diyor.

Büyük İsrail için ileride rahat yutabilmek için küçük devletler oluşturuluyor.

NSA'da yıllarca subay olarak görev yapan Madsen, İngiliz eski Dışişleri bakanı Robin Cook'un geçmişte ELKAİDE hakkında yaptığı açıklamaya dikkat çekiyor. 
"İngiliz Bakan Cook, El Kaide'nin CIA için paralı askerleri, destekçi şirketleri, bir takım muhatapları ve Afganistan'da mücahit hareketi destekleyecek insanları içeren bir veritabanı niteliğinde olduğunu söylemişti. Ancak tabii ki bu veritabanı zamanla El-Kaide Örgütüne dönüştü.

Şimdilerde de kendini İslam Devleti olarak adlandıran IŞİD gerçeği mevcut. IŞİD dünyanın dört bir yanından insanın katıldığı bir örgüt, özellikle CIA'nın radikalleştirme çabalarının olduğu ülkelerde savaşıyor.
CIA tıpkı El Kaide'de yaptığı gibi IŞİD'in kurulmasında önemli bir rol oynadı" diyor.

Peki Ortadoğu'da bugün Müslümanlar neden Müslümanları boğazlıyor. 
NSA ajanı Madsen bu soruya da tereddütsüz şu cevabı veriyor. 
"Bu İsrail tarafından yıllar önce planlanmış bir şeydi. 1980 ve 1982'ye döndüğümüzde Oded Yinon planı adı verilen bir planın geliştirildiğini görüyoruz. İsrailli bir gazeteci tarafından yapılan planda Arap dünyasının kendi içinde savaşan kabile ve hizipler halindeki ülkecikler haline gelmesi planlandı."

Evet NSA ajanı Wayne Madsen da sözü getirip ODED YİNON planına dayıyor. 
Ve müthiş bir analiz yapıyor Madsen; 
"Şimdi tükenmekte olan Orta Doğu halkının birbirini öldürürken bilmesi gereken tek bir şey var: İsrail bunun kendisi için iyi bir şey olduğunu düşünüyor. İsrail'in, Arapların Arapları, Müslümanlarınsa Müslümanları öldürmesiyle hiçbir ahlaki ya da etik sorunu yok. Ayrıca bu tarz savaşlarda da fitili ateşlemekte çok başarılılar." 
NSA ajanı Wayne Madsen'a "Ortadoğu'da Müslümanları Müslümanlara karşı kışkırtan en etkili istihbarat servisi hangisi?" diye sordum.

 Verdiği cevapla son noktayı koydu Madsen; 
"En etkili olanı MOSSAD. CIA'yı, İngiliz MI6'yı, Fransız Direction Generale de la Securite Exterieure'yi de sayabiliriz. Ve tabii ki Suriye'de ve Irak'ta IŞİD'i destekleyen Suudi Muhaberat'ını da atlamayalım."

Evet, kazanın altına ateşi sürenler bunlar...

At izi de belli, it izi de belli aslında. Bakmak değil önemli olan... Görmek!!!

Bekir Hazar
Takvim


3.DÜNYA SAVAŞI VE IŞİD



İtalyan dergisi 30 Days, Washington'da çok değişik ve sıkı ilişkileri bunulan Profesör Gianfranco Miglio ile röportaj yaptı! Prof. Miglio kısaca şunları söyledi: "

Amerika, Sovyetler'in düştüğü duruma düşmemek için gelecekteki rakiplerini gözeterek adım atmak zorunda! Bunlar arasında Japon ve Alman ekonomik gücünün etrafında birleşmiş olan Kıta Avrupası da bulunuyor!
Amerika, bugünkü gibi bir Avrupa'ya, kendisiyle ekonomik ve teknolojik olarak baş edebilecek bir topluluğa asla katlanamaz! Bunun için yapması gerekenleri yapar!"

Profesör bunları şimdi değil ÇÖL FIRTINASI HAREKATI'nın dünyayı sarstığı 1990'larda söyledi!


Almanya, Japonya, Kuveyt ve Suudi Arabistan'dan SAVAŞ PARASI toplayan dönemin ABD Dışişleri Bakanı James Baker, faturayı rakiplerinin önüne koyuyordu! Toplanan milyarlarca DOLARLA hem savaş yapılıyor hem de BERLİN-BAĞDAT Demiryolu yağan bombalarla yıkılıp gidiyordu! Bir dönemler Britanya ile Almanya arasındaki rekabetin görüldüğü alan devrini tamamlıyordu!

Charles De Gaulle döneminde Fransa, AKDENİZ donanmasını NATO'dan çıkarıp kendi yoluna gitmiş, ardından da ATOM BOMBASINI denemişti!

Arkasından Almanya ile BİRLİK oluşturmak için gereken adımları atmıştı! Alman lider Konrad Adenauer ile de el sıkışmıştı!
Tabii bu tıpkı bugün olduğu gibi katlanılması zor bir durumdu!

ANGLO-SAKSON AKLI ile Amerika buna kayıtsız kalamazdı! 
De Gaulle-Adenauer, ATLANTİK'ten Urallar'a kadar birleşik bir cepheden söz ediyordu! Amerika ve İngiliz finans imparatorluğunun gücü ARAP petrolü ile bundan elde edilen gelirin kullanılmasından geliyordu!
Asla buna kayıtsız kalamazlardı...

Yani dünyayı kontrol etmek için Müslüman coğrafyasındaki petrolü ve gazı elde tutmak şarttı!

Suudi Arabistan, Irak ve Türkiye çok ama çok önemliydi! Suudlar'la petrolün fiyatını, Irak'la "Riyad'a alternatif" çıkmasını, Türkiye ile de trafiği yönetebiliyordun!

Avrupa, Atlantik'ten Urallar'a kadar olan hayalin peşinde koşarken gizli manşetlerine TÜRKİYE'yi alıyorlardı! Ama Türkiye çok uzun zamandır İNGİLİZ kontrolünde olduğu için ORTAK olarak içlerinde yer veremiyorlardı! Ankara'nın aralarında olması belki BİRLİĞİN İÇTEN YIKILMASI anlamına gelecekti! 
Londra oyunu böyle kurmuştu! 
Bu nedenle Avrupa ile İngiltere arasında "Türkiye'yi kim, nasıl kontrol edecek!" kavgası vardı! SOL ve SERMAYE İngiliz patentini taşıyordu! Alman ve Fransızlar ise PKK, DHKP-C ve KARA SES'e kadar kullanabilecekleri her oluşuma sahip çıkıyordu. Ama SOL'la birlikte LAİKLİĞİ YA ŞATAN , onu DOKUNULMAZ ve tartışılmaz kılan İngilizler hep galip geliyordu!

Çünkü ülkenin içinde kendilerine bağlı insanlar yetiştirmişti!

SOL bilmeden, istemeden Londra'ya bağlıydı! Bunun için de SOL'a hayat verecek olanların AKILLICA seçimi vardı!

Mesela ODTÜ gibi İngiliz elinin değdiği üniversitelerde zaman zaman SATRANÇ turnuvası düzenlenirdi! (Ben değil William Binney söylüyor! YAZBOZ'a konuşan NSA ajanı!) Bu turnuvalarda AKLI ile öne çıkanlara her ne şartta olursa olsun çengel atılırdı! Çünkü Londra için SOL ve SOLCU önemliydi! Mesela MI6 Müslüman ve sağ öğrencilere ilgisini düşük seviyede tutup SOL'u bırakmazdı! Çünkü SOLCULARIN davalarına çok daha sıkı sıkıya bağlı olduğu sonucuna varmıştı!
Kendilerine verilen değerlerin peşinden gidenlerle daha büyük sonuçlar alacağını düşünmüşlerdi!

Ki ölüme giden gençlerimiz idam sehpasında sandalyeyi kendileri tekmelemişti!

GEZİ olaylarında SOL'un etkisi ve gücü bir kez daha ortaya çıkmıştı!
Amerika askeriyle AVRUPA'yı Ortadoğu'da durdurmak istese de İngiltere AKLIYLA oradaydı!

Meydana getirdiği ideolojileri ülkelerin içinde yeşerterek KENDİSİ ADINA KENDİNİ SAVUNANLARI oluşturuyordu!

Amerika züccaciye dükkanına giren fil gibi DÜŞMAN toplarken İngilizler'i kimse görmüyordu!

Londra, hem Avrupa'yı ve Rusya'yı Washington'un karşısına dikiyor, hem de istediği noktaların GÜNDEM olmasını sağlayabiliyordu! Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmeleri ateşleyip Çin'in rahat etmesini sağlıyordu!
Boko Haram'ı MI6 kurup yönetiyor, dünyanın dikkati oraya çekiliyordu!

Erdoğan'ın gittiği SOMALİ'yi bombayla sarsıyor, Ankara'ya yine MÜSLÜMAN görünümlü terörist üzerinden mesaj veriyordu! Zaten SAVAŞ artık GRUPLAR üzerinden yürüyordu! Aslında Kraliçe, Amerika'yı ASYA'dan uzak tutuyordu! Buradaki sorunlarla boğuşmasını istiyordu!

Bakın; IŞİD kaçırdığı iki Japon gazeteciyi katletti!

IŞİD ve Japonya arasında nasıl bir çekişme olabilirdi ki!
Ama vardı!

Japon Başbakanı Şinzo Abe gözyaşları içinde "Bu barbarca yapılan adi terör saldırısına karşı çok güçlü bir öfke hissediyorum. Uluslararası topluluk ile birlikte IŞİD'e yaptıklarının bedelini ödetmek için çalışacağız" diyordu! Yani "Avrupa ve Rusya ile birlikte Amerika'yı durduracağız" demek istiyordu! Çünkü Almanya-Rusya ve Fransa Atlas Okyanusu'ndan Japonya'ya kadar bir eksenden söz ediyordu! CIA da IŞİD vasıtasıyla Japonya'ya "Oradan çekil!" uyarısı yapıyordu!
Nerede?
Ortadoğu'da!

Çünkü hem Amerika'nın, hem de Avrupa'nın gücü eline geçirebilmesi için Müslüman coğrafyasına hükmetmesi gerekiyordu! Japon gazeteciler öldürülürken Suudlar'ın yeni kralı SELMAN , Amerika'nın en güvendiği isimlerden biri olan Prens Bender'i görevden alıyordu!

Londra'da okuyan ve oradaki bağları çok güçlü olan Prens Nayef öne çıkıyordu! ABD başkanlarıyla bacak bacak üstüne atarak konuşan ender isimlerden olan Bender'in gidişi saray içi darbeydi! Çünkü IŞİD, SUUDLAR'ın kapısına dayanmıştı! Petrol fiyatlarını indirsen de ortağına yaranamıyordun!

Dengeleri ve oyunu hep BATI kuruyordu!

Türkiye işte tam bu noktada MÜSLÜMANLIĞINI tekrar keşfetti! LAİKLİK üzerinden Ortadoğu'dan koparılan Ankara, her oyunun dışında kalıyordu!

Laiklik, İngilizler'in ustaca attığı bir formattı! 
Ne Ortadoğu'ya, ne Avrupa'ya, ne de Amerika'ya yanaşabiliyordun! Bir İDEOLOJİK temelle seni herkesten koparıp kendi hizmetlerine sokuyorlardı!

Oysa diğer güç odaklarının bize çok ihtiyacı vardı! Hangisi işimize gelirse onunla birleşip yolumuza devam ederdik! Ama yapamadık! İçeride birbirimizin boğazına sarılacak kadar DÜŞMAN oluvermiştik!
Hem de hiç düşünmeden! Adamlar bunlarla uğraşırken bizler ülke yönetimini ETEK BOYU İLE izah etmeye çalışıyorduk!

Hem DAR, hem SIĞ, hem de vizyonsuzduk!

En büyük gücümüzü kuma gömmeye bayılıyorduk! Eee sen büyümek istemeyince kimse gelip elinden tutmazdı! Bütün dengeleri değiştirecek tek bir ülke vardı, o da TÜRKİYE idi... Tarihimiz, dinimiz, dilimiz bize bu gücü veriyordu!
İngilizler bir süre sonra "bizi tamamen ortadan kaldıramadıkları için" çok pişman olacaklar! 100 yıl önce bizi küçümsemelerinin faturasını ödeyecekler! ORTADOĞU onlardan gidince BÜYÜK BRİTANYA masallarda kalacak!

Ama hayat boşluk kabul etmez!

Büyük Britanya gidince BÜYÜK TÜRKİYE gelecek!
Her şartta!

Çünkü bölgeye inenlere OSMANL I'nın hayaleti huzur vermiyor!
Kim olursa olsun BÖLGEYİ bize bırakmak zorunda! İkinci bir şık yok!
Bir de bizim çocuklar anlasa!
Ergün Diler
Takvim



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder