Yahudi Sulzberger ailesi yaklaşık 150 yıl önce kafayı yemişti.
Yenmiş kafanın içindeki beyinde Osmanlı düşmanlığı, pitbull köpeği gibi havlıyordu.
Beyindeki havlama sahibi olduğu gazetenin sayfalarından SALYA olarak akarak dışa vuruyordu.
Evet o dönemde New York Times'ın sahibiydi bu aile.
Filistin topraklarını Osmanlı borçlarına karşı isteyip İsrail'i kurmak isteyenlere kapıyı göstermişti Sultan Abdülhamid.
Satılık olmadığımızı tüm dünyaya ilan etmişti.
Osmanlı'nın PARA ile satın alınamayacağını görenler işte bu Sulzberger ailesinin kapısını çalmıştı.
İnsanlar ölüyor, New York Times'da ölü ilanları yayınlanıyordu. İşte bu ölü ilanlarının editörlüğünü yaparak gazetede işe başlayan Yahudi Sulzberger, kısa zamanda New York Times'ın sahibi oluyordu.
İsrail'i kurmak için Osmanlı'dan Filistin'i parayla satın almak isteyenler işte bu HAVLAMA UZMANI Ölü Sevici Sulzberger'de soluğu alıyordu. "Saldır Abdülhamid'e" diyorlardı.
Önüne kemik konan köpekler gibi saldırdılar New York Times'tan o günlerde Abdülhamid Han'a.
Ne diktatörlüğü ne de kızıl sultanlığı kaldı.
O dönemde Sultan Abdülhamid Dolmabahçe Sarayı'na yatırım yapıyor, Yıldız çevresini devlet binaları ile donatıyordu.
Devlet erkanının tamamını çevresinde topluyor, böylece gelen yabancı heyetlere GÜÇLÜ İmparatorluk mesajı veriyordu.
Osmanlı'nın belini kıran ve batırma noktasına getiren Kapitülasyonlara karşı ihtişamlı binalarla savaşıyordu.
"Biz EZİK millet değil BÜYÜK Devletiz" diyerek masada psikolojik üstünlük kuruyordu.
O dönemde bizi eşeğe bindirmek istiyorlardı.
Osmanlı düşmanı işbirlikçilerine AT veriyorlar, kendileri DEVE'ye biniyordu.
Aradan 100 yılı aşkın süre geçti. Türkiye Cumhurbaşkanları ve Başbakanları 34 kişilik pırpırlarla yabancı ülkelere gidiyordu düne kadar.
Aynı havaalanına ABD başkanı devasa uçakla iniyor, ardından dublörü olan aynı büyüklükte ikinci uçak piste dalıyordu.
Bizim pırpır iki devenin yanında eşek bile etmiyordu.
Çin de Japonya da Avrupalısı da aynı şekilde Uçan Develerle iniyordu bizim devlet pırpırının yanına.
Ne zamanki uçağımızı devasa olmasa da orta boya çıkardık, yeni köşk yaptık BARONLARIN medyası havlamaya başladı.
Önceki gün "Hoop" diyordu işte bu Sulzberger ailesinin New York Times'ı...
Bizim ortaboy uçak ve yeni köşkü diline dolamış, tıpkı Abdülhamid Han'a olduğu gibi SALYA akıtıyordu Türkiye Cumhurbaşkanı'na...
Hemen ertesi gün de torun Sulzberger ile başbasa içtiği şarapları köşesine taşıyıp ballandıran yazarları olan Hürriyet manşetine taşıyordu aynı konuyu.
Belli ki güzel bir ortaklıkları vardı.
Hürriyet'i anlıyorum da Ulan New York Times sana ne? Bizim Ortaboy Köşk uçağına sallayacağına ABD Başkanı'nın iki DEVASA uçağına havlasana.
Bitti bizi eşeğe bindirmeye çalıştığınız günler.
Ne yaparsanız yapın, ne kadar anırırsanız anırın, içerden kimleri koroya dahil ederseniz edin farketmez....
YENİ TÜRKİYE hepinizi eşeğe semer yapıp üzerine istediğini bindirecek.
Şu anda Ata biniyoruz.
9 yıl sonra bel Deve ile geleceğiz oralara....
Devenin ne olduğunu anlatayım mı bir daha.
Bekir Hazar
Takvim
Yenmiş kafanın içindeki beyinde Osmanlı düşmanlığı, pitbull köpeği gibi havlıyordu.
Beyindeki havlama sahibi olduğu gazetenin sayfalarından SALYA olarak akarak dışa vuruyordu.
Evet o dönemde New York Times'ın sahibiydi bu aile.
Filistin topraklarını Osmanlı borçlarına karşı isteyip İsrail'i kurmak isteyenlere kapıyı göstermişti Sultan Abdülhamid.
Satılık olmadığımızı tüm dünyaya ilan etmişti.
Osmanlı'nın PARA ile satın alınamayacağını görenler işte bu Sulzberger ailesinin kapısını çalmıştı.
İnsanlar ölüyor, New York Times'da ölü ilanları yayınlanıyordu. İşte bu ölü ilanlarının editörlüğünü yaparak gazetede işe başlayan Yahudi Sulzberger, kısa zamanda New York Times'ın sahibi oluyordu.
İsrail'i kurmak için Osmanlı'dan Filistin'i parayla satın almak isteyenler işte bu HAVLAMA UZMANI Ölü Sevici Sulzberger'de soluğu alıyordu. "Saldır Abdülhamid'e" diyorlardı.
Önüne kemik konan köpekler gibi saldırdılar New York Times'tan o günlerde Abdülhamid Han'a.
Ne diktatörlüğü ne de kızıl sultanlığı kaldı.
O dönemde Sultan Abdülhamid Dolmabahçe Sarayı'na yatırım yapıyor, Yıldız çevresini devlet binaları ile donatıyordu.
Devlet erkanının tamamını çevresinde topluyor, böylece gelen yabancı heyetlere GÜÇLÜ İmparatorluk mesajı veriyordu.
Osmanlı'nın belini kıran ve batırma noktasına getiren Kapitülasyonlara karşı ihtişamlı binalarla savaşıyordu.
"Biz EZİK millet değil BÜYÜK Devletiz" diyerek masada psikolojik üstünlük kuruyordu.
O dönemde bizi eşeğe bindirmek istiyorlardı.
Osmanlı düşmanı işbirlikçilerine AT veriyorlar, kendileri DEVE'ye biniyordu.
Aradan 100 yılı aşkın süre geçti. Türkiye Cumhurbaşkanları ve Başbakanları 34 kişilik pırpırlarla yabancı ülkelere gidiyordu düne kadar.
Aynı havaalanına ABD başkanı devasa uçakla iniyor, ardından dublörü olan aynı büyüklükte ikinci uçak piste dalıyordu.
Bizim pırpır iki devenin yanında eşek bile etmiyordu.
Çin de Japonya da Avrupalısı da aynı şekilde Uçan Develerle iniyordu bizim devlet pırpırının yanına.
Ne zamanki uçağımızı devasa olmasa da orta boya çıkardık, yeni köşk yaptık BARONLARIN medyası havlamaya başladı.
Önceki gün "Hoop" diyordu işte bu Sulzberger ailesinin New York Times'ı...
Bizim ortaboy uçak ve yeni köşkü diline dolamış, tıpkı Abdülhamid Han'a olduğu gibi SALYA akıtıyordu Türkiye Cumhurbaşkanı'na...
Hemen ertesi gün de torun Sulzberger ile başbasa içtiği şarapları köşesine taşıyıp ballandıran yazarları olan Hürriyet manşetine taşıyordu aynı konuyu.
Belli ki güzel bir ortaklıkları vardı.
Hürriyet'i anlıyorum da Ulan New York Times sana ne? Bizim Ortaboy Köşk uçağına sallayacağına ABD Başkanı'nın iki DEVASA uçağına havlasana.
Bitti bizi eşeğe bindirmeye çalıştığınız günler.
Ne yaparsanız yapın, ne kadar anırırsanız anırın, içerden kimleri koroya dahil ederseniz edin farketmez....
YENİ TÜRKİYE hepinizi eşeğe semer yapıp üzerine istediğini bindirecek.
Şu anda Ata biniyoruz.
9 yıl sonra bel Deve ile geleceğiz oralara....
Devenin ne olduğunu anlatayım mı bir daha.
Bekir Hazar
Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder