Deccal, دجَلَ “de-ce-le” kökünden türemedir. Yalan söylemek, bir şeyi bir şeye karıştırmak, gizlemek ve örtmek manalarına gelir. Kıyamet saatinin büyük alametlerinden biri de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Deccal ismini verdiği bir şahsın ortaya çıkışıdır. Deccal’e bu isim, hakkı örttüğü ve çok yalan söylediği için verilmiştir.
Deccal’in bir diğer ismide Mesih’dir. Mesih kelimesinin 50 tane
manası vardır. Bunların içinde ‘doğru söyleyen’ ile ‘saptıran yalancı’ gibi
birbirinin zıddı manalar da vardır! Allah-u Teâlâ iki tane mesih yaratmıştır
ki, biri diğerinin zıddıdır. Mesih İsa (Aleyhisselam) doğru söyleyen ve insanlara doğru yolu
gösterendir.
Mesih Deccal ise, insanlık için yaratılmış en büyük fitnelerden
birisi olup çok yalan söyleyen ve insanları saptırandır. Ona Mesih denme
sebebi, iki gözünden birinin silik olması veya yeryüzünün tamamını kırk günde
dolaşarak ayak basmadık bir yer bırakmayacak olması da olabilir.
Deccal ise, mübalağalı ism-i fail olup anlamı, görülmemiş ve
duyulmamış yalanlar söyleyerek hakkı batıla karıştıran, gerçeği ters çeviren
demektir.
Deccal hakkında Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’in hadislerine baktığımız zaman:
Deccal, Yahudilerden bir adamdır. Bu ümmetin sonunda ortaya çıkar
ve hakkı batılla karıştırıp hakkı gizlemeye çalışır. Deccal, taraftarlarıyla
yeryüzünü karıştırır ve küfrünü insanlardan gizli tutar.
Deccal, Rab olduğunu iddia eder. İşte bundan dolayı yalancılığı
ile isim almıştır. Deccal, insanlara olayları karışık göstermesinden ve batılı
örtüp onu süslü göstermesinden dolayı bu şekilde isimlendirilmiştir.
Deccal kendisinin ilahlığını ilan edip, Allah’ın izni ve imtihan
gereği olağanüstü şeyler göstererek insanları dinlerinde fitneye düşürecektir!
Bazı insanlar onun fitnesine kanıp yolunu saptırırken, Allah, iman edenleri
iman üzere sabit kılacaktır. Bu sebeple de mü’minler onun yalan ve fitnesine
aldanmayacaklardır.
Daha sonra Allah-u Teâlâ, İsa (Aleyhisselam)’ı
indirerek onu ve fitnesini ortadan kaldıracaktır. Rasulullah(Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’den Deccal’le ilgili rivayet edilen
hadislerden bir kaçını burada zikredersek onu tanımamıza yardımcı olur.
Deccal
Yahudi Milletindendir!
(1) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal, Yahudi’dir, onun çocuğu olmaz! Allah, ona Mekke ve
Medine’yi haram kılmıştır!”
Müslim 2927/90
(2) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal, kâfirdir! O kısırdır, çocuğu olmaz! O Medine ve
Mekke’ye giremez!”
Müslim 2927/91
(3) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal’e İsbehan Yahudilerinden yetmiş bin kişi tabi
olacaktır. Onların başlarında ve omuzlarında miğfer vardır.”
Müslim 2944/124
Deccal’in
Çıkma Sebebi ve Çıkış Yeri
(4) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Deccal, doğuda Horasan denilen bir bölgeden çıkar. Yüzleri
deri üzerine deri kaplanmış kalkanlar gibi olan bir kavim ona tabi olurlar.”
İbni Mace 4072
Yüzlerinin deri üzerine deri kaplı kalkan gibi olması, Tatarların
ve Türklerin vasfıdır. Deccal’in çıkma sebebine gelince, mü’minlerin annesi
Hafsa (Radiyallahu
Anha) şöyle
nakletmektedir.
(5) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal ancak kendisini kızdıran bir şey sebebiyle çıkar.
Deccal’i insanlar üzerine gönderecek ilk sebep, onu gazaba getirecek bir
kızgınlıktır.”
Müslim 2932/98, 99
Deccal’i kızdıracak şeyin ne olduğunu bilmiyoruz.
Mescidu’l-Aksa’nın Yahudi işgalinden kurtulması mı? Yoksa dünyada Yahudilerin
yönettiği Hristiyanlara karşı, Müslümanların zafer kazanmasıyla haçlı gücünün
yok olması mı? Allah (Azze ve Celle) en
iyi bilendir.
Ancak Deccal’i kızdıracak sebebin İslam ümmetinin iyiliğine olan
bir iş olduğunu söyleyebiliriz. Allah-u Teâlâ’dan yakın zaferi müyesser
kılmasını dileriz. Deccal’in ortaya çıktığı zaman hedefi Medine-i Münevvere
olacaktır. Allah-u Teâlâ kendisinin bildiği bir sebepten dolayı orayı
korumaktadır.
Muhtemelen Medine o zamanlar İslam ve Müslümanlar için bir kale ve
sığınak olacaktır. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu hadisinde bunu bize bildirmektedir.
(6) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“İslam, garip (kimsesiz) başladı ve başladığı gibi kimsesiz
hale dönecektir. İslam, yılanın deliğinde kıvrılıp toplandığı gibi iki mescid
arasında toplanır.”
Müslim 232/146
(7) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal’in hedefi Medine olduğu halde doğu tarafından
gelir. Uhud dağının arkasına iner. Sonra melekler onun yüzünü Şam tarafına
çevirirler ve orada helak olur.”
Müslim 1380/486
(8) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Mekke ve Medine hariç Deccal’in uğramayacağı hiç bir belde
yoktur. Oraların her geçidinde koruyucu melekler vardır. Deccal (Medine
civarında) çorak bir yere konaklar. Sonra Medine ahalisi ile birlikte üç kere
sarsılır. Akabinde her kâfir ve münafık Deccal’e (beraber) çıkar. ( Ve ona
katılır.)”
Buhari 1758
(9) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Medine’ye Deccal’in korkusu giremez! O gün Medine’nin yedi
kapısı vardır ve her kapıda iki melek bulunur.”
Buhari 1757
Deccal’in
Sıfatı
(10) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Allah, Âdem zürriyetini yarattığından beri
yeryüzünde Deccal’in fitnesinden daha büyük bir fitne olmamıştır! Allah’ın
gönderdiği her Nebi, ümmetini Deccal’den sakındırmıştır! Ben Nebilerin
sonuncusuyum, siz de son ümmetsiniz. Şüphe yok ki o (Deccal) sizin içinizde
çıkacaktır.”
İbni Mace 4077
Deccal’i ayırt eden en belirgin özellik; onun sağ gözünün şaşı,
sol gözünün sönük ve iki gözünün arasında kâfir yazılı olmasıdır.
(11) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Ben size Deccal’i anlattım hatta onu anlamayacağınızdan
korktum. Deccal; ayakları dengesiz ve çarpık, saçı oldukça kıvırcık, bir gözü
kör olup ne yüksekçe ne de çukurca olan biridir. Eğer onun durumu size karışık
gelirse biliniz ki sizin Rabbiniz kör değildir! Siz ölünceye kadar Rabbinizi
göremeyeceksiniz!”
Ebu Davud 4320
(12) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle
dedi:
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) insanlar
içerisinde ayağa kalktı, Allah’ı layık olduğu sıfatlarla övdü. Sonra Deccal’ı
zikredip şöyle buyurdu:
“Ben sizi onun şerrinden sakındırıyorum. Nebilerin hepsi
kavmini Deccal’in şerrinden korkutup sakındırmıştır. Yemin olsun Nuh da kendi
kavmini Deccal’den sakındırmıştır. Ancak ben size hiçbir Nebinin söylemediği
bir şey söyleyeceğim. İyi bilin ki Deccal şaşıdır; Allah ise şaşı değildir!”
Başka bir hadiste ise, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“...Muhakkak ki onun iki gözünün arasında Kâfir yazılıdır.
Onun amelini kerih görüp sevmeyen herkes, o yazıyı okur. Yahut her mü’min o
yazıyı okur. Bundan sonra şunu kesin olarak bilin ki, sizden hiç kimse ölünceye
kadar aziz ve celil olan Rabb’ini göremeyecektir!”
Buhari 2850, Müslim
2931/169
(13) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Allah’ın gönderdiği hiçbir Nebi yoktur ki, ümmetini Deccal
hakkında uyarmış olmasın! Nuh da ondan sonraki Nebiler de kavimlerini
uyarmıştır. O sizin aranızda çıkacaktır. Onun işinden hiçbir şey size gizli
kalmamıştır. Rabbinizin kör olmadığı size gizli kalmamıştır. Deccal ise sağ
gözü şaşıdır.(Diğer gözü ise) sanki içi çıkarılmış üzüm tanesi gibidir.”
Buhari 7277
(14) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal; ‘ben sizin Rabbinizim’ der. Siz ölünceye kadar
Rabbinizi göremezsiniz! O, tek gözü kör biridir. Sizin Rabbiniz kör değildir!
Onun iki gözünün arasında kâfir yazılıdır. Okuması olan yahut olmayan her
mü’min o yazıyı okur.”
(15) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Deccal’i rüyasında
görmüş ve bize şöyle vasfetmiştir:
“Sonra bana bir adam gösterildi. Saçları kıvırcık, sağ gözü
şaşı, diğeri içi çıkarılmış üzüm tanesi gibiydi. Ben ‘Bu kim?’ diye sordum. ‘O,
Deccal’dir’ denildi.”
Müslim 169/273
(16) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal’in sol gözü yoktur, üzerinde sadece zar vardır. İki
gözü arasında kâfir yazılıdır.”
Müslim 2933/103
(17) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal’in gözü cam gibi yeşildir.”
Ahmed 5/123, 124
(18) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“…Daha sonra sağ gözü şaşı ve çok kıvırcık saçlı, gördüğüm
insanlardan en çok Katan’ın oğluna benzettiğim bir adam gördüm. Ellerini bir
adamın omzuna koymuş, Kâbe’yi tavaf ediyordu. ‘Bu kimdir?’ diye sordum.
‘Deccal’dir’ dediler.”
Müslim 169/274
Deccal, Müslümanların İstanbul’u ikinci defa fethetmesinden sonra
ortaya çıkacaktır. İlk fetih, Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmed Han
komutasındaki Müslümanlar tarafından gerçekleştirilmiştir.
(19) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Rumlar A’mak yahut Dabık’a ininceye kadar kıyamet kopmaz!
O gün onların karşısına yeryüzü ahalisinin hayırlılarından bir ordu çıkar. Saf
saf dizildikleri vakit, Rumlar:
−Bizimle bizden esir alanların arasını boşaltın da onlarla
savaşalım, derler.
Müslümanlar:
−Hayır, Allah’a yemin olsun ki sizinle kardeşlerimizin
arasını asla boşaltmayız, derler. Bunun üzerine onlarla savaşırlar.
Müslümanların üçte biri hezimete uğrar ki, Allah onların tevbesini kabul etmez,
üçte biri öldürülür ki onlar Allah katında şehitlerin en faziletlisidir. Kalan
üçte biri de fethe devam eder. Onlar asla fitneye düşmezler. İstanbul’u
fethederler. Onlar ganimetleri taksim ederken kılıçlarını zeytin ağacına
asmışlardır. Bu arada onların içinde şeytan:
−Deccal sizin ailelerinizin arasında çıktı, diye sayha
atar. Bu haber yalan olduğu halde çıkarlar. Onlar Şam’a geldikleri vakit Deccal
çıkar.
Diğer bir rivayette ise Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−Onlar ganimetleri taksim ederken, bir ses ‘Deccal çıktı’
diye nida eder. Onlar da her şeyi bırakıp dönerler.”
A’mak ve Dabık; Suriye’nin Halep şehri yakınlarında iki mevki ismidir.
Müslim 2897/34
(20) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“…Sizden kim Deccal’e yetişirse, ona Kehf suresinin ilk
ayetlerini okusun. Deccal, Şam ile Irak arasında bir mevkide çıkar. Sağa gider
ifsat eder, sola gider ifsat eder. Ey Allah’ın kulları! Sebat edin!”
Biz:
−Ey Allah’ın Rasulü! Deccal yeryüzünde ne kadar kalır? diye
sorduk.
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu:
−“Kırk gün kalır. Birinci günü bir sene gibi, ikinci günü
bir ay gibi, üçüncü günü Cuma’dan diğer Cuma’ya kadar, diğer günleri sizin
günleriniz gibidir.” (Yani 439 gün)
Biz:
−Ya Rasulallah! O bir senelik günde bir günün namazı kâfi gelir
mi? diye sorduk.
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu:
−“Hayır, siz o bir senelik gün için namaz vakitlerini
ölçerek tayin ediniz!”
Biz:
−Ya Rasulallah! Deccal’in yeryüzündeki hızı ne kadardır? diye
sorduk.
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu:
−“Rüzgârın yönlendirdiği yağmur gibidir. Deccal bir kavme
gelir, onları davet eder. Onlar da davetine icabet edip ona iman ederler. Bunun
üzerine Deccal semaya emreder onlara yağmur yağdırır, yere emreder onlara
nebatat bitirir. O kavmin otlağa çıkmış hayvanları akşam olunca zirveleri en
yüksek, böğürleri daha geniş ve memeleri sütten dopdolu olarak dönerler.
Sonra Deccal başka bir kavme gelir, onları davet eder.
Onlar Deccal’i reddedip iman etmezler. Deccal onları bırakıp gider. O kavim
kuraklığa ve kıtlığa uğramış olarak sabahlar, malları ellerinden gider. Deccal
bir harabeye uğrar ve ‘hazinelerini çıkar’ der. Bunun üzerine o harabenin
hazineleri, arıların arıbeyinin arkasından takip etmesi gibi onu takip ederler.
Sonra Deccal, gençlik dolu bir adamı çağırır, ona kılıçla
vurup iki parçaya ayırır. Her bir parçayı ok atımı mesafesinde uzaklaştırır.
Sonra onu çağırır, o genç güler halde yüzü parlayarak gelir. Deccal bu şekilde
iken Allah azze ve celle Meryem oğlu İsa’yı gönderir. İsa aleyhisselam,
Dimeşk’in doğusunda “Beyaz Minare” denilen mevkide herd ile boyanmış iki parça
elbise içinde ellerini iki meleğin kanatlarına koymuş bir halde iner. Başını
öne eğse su damlatır, yukarı kaldırsa inci tanesi gibi su bulunur. İsa’nın
nefesinin rüzgârını hisseden hiçbir kâfir yaşayamaz! Onun nefesinin rüzgârı göz
alabildiğincedir. İsa aleyhisselam, Deccal’i arar, nihayet ona Lüdd kapısında
yetişir ve onu öldürür.
Sonra Meryem oğlu İsa aleyhisselam’a Allah’ın Deccal’den
koruduğu bir kavim gelir. İsa aleyhisselam, onların yüzünü sıvazlar ve
cennetteki derecelerini onlara söyler. Onlar bu durumda iken Allah azze ve
celle, İsa aleyhisselam’a:
−‘Bana ait bir takım kullar çıkardım ki onlarla savaşmaya
kimsenin kudreti yoktur! Sen kullarımı Tur dağında muhafaza et’ diye vahyeder.
Bunun üzerine Allah-u Teâlâ, Ye’cuc ve Me’cuc kavmini gönderir. Onlar her
tepeden süratle inerler. Onların ilkleri Taberiye gölüne uğrar ve içmeye
başlarlar. Onların sonları göle uğradıklarında:
−Andolsun ki bir zamanlar burada su vardı, derler. Allah’ın
Nebisi İsa aleyhisselam ve ashabı, Tur dağında mahsur kalırlar. O zaman
onlardan birinin yiyecek olarak bir sığır başı olması, sizden birinin şu anda
yüz dinarı olmasından iyidir. Sonra Allah’ın Nebisi İsa aleyhisselam ve ashabı,
Allah’a dua ederler. Bunun üzerine Allah azze ve celle Ye’cuc ve Me’cuc
kavminin boyunlarına negaf denilen kurtlardan gönderir. Hepsi de tek bir
kişinin ölmesi gibi ölü olarak sabahlarlar.
Sonra İsa aleyhisselam ve ashabı yeryüzüne inerler.
Yeryüzünde onların cesetlerinden ve pis kokularından dolmamış bir karış dahi
yer bulamazlar. Sonra İsa aleyhisselam ve ashabı yine Allah’a dua ederler.
Allah azze ve celle develerin boyunlarına benzeyen kuşlar gönderir. Kuşlar
onların cesetlerini Allah’ın dilediği bir yere taşırlar. Sonra Allah azze ve
celle bir yağmur gönderir, balçıktan ve kıldan yapılan hiçbir ev kalmaz, hepsi
dümdüz olur. O yağmur yeryüzünü yıkar, hatta ayna gibi yapar.
Sonra yeryüzüne:
−‘Meyvelerini, nebatatını bitir bereketlerini getir’
denilir. O vakit, bir topluluk, cemaat tek bir nar meyvesinden yerler ve onun
kabuğunda gölgelenirler. Sütler de bereketlenir. Sağmal bir devenin sütünden
büyük bir kalabalık içerler, sağmal bir ineğin sütünden bir kabile içer, sağmal
bir koyunun sütünden bir oymak içer. Onlar bu şekilde iken Allah-u Teâlâ tatlı
bir rüzgâr gönderir. Bu rüzgâr onların koltuk altlarından girer, her mü’min ve
Müslümanın ruhunu kabzeder ve insanların en şerlileri kalır. Onlar eşeklerin
ilişkiye girmesi gibi insanların gözü önünde ilişkiye girerler.”
Müslim 2937/110, Tirmizi
2341
(21) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal’in tek gözü kördür. Onun yanında cennet ve ateş
benzetmesi vardır. Onun cennet dediği ateşin ta kendisidir…”
Müslim 2934/104
(22) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Deccal çıktığında kendisiyle beraber cennet ve ateş
vardır. İnsanların ateş olarak gördükleri soğuk bir sudur. İnsanların su olarak
gördükleri ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim ona yetişirse ateş olarak
gördüğüne gitsin, çünkü o soğuk ve tatlı bir sudur.”
Buhari 3264
(23) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Ben, Deccal ile beraber olanı ondan daha iyi bilirim. Onun
yanında akar iki nehir vardır. Onlardan biri dış görünüş itibarıyla beyaz bir
sudur, diğeri alevlenmiş bir ateştir. Sizden biri ona yetişirse ateş olarak
gördüğü nehre gelsin. Sonra başını daldırıp ondan içsin, çünkü o, soğuk bir
sudur. Deccal’in sol gözü yoktur, üzerinde kalın bir perde vardır. İki gözü
arasında kâfir yazılıdır. Okuması olan olmayan her Müslüman o yazıyı okur.”
Müslim 2934/105
(24) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kim, Deccal’i duyarsa ondan uzak dursun! Allah’a yemin
olsun ki, bir adam ona kendisinin mü’min olduğunu sanarak gider, onun attığı
şüphelerden ona tabi olur!”
Ebu Davud 4319
(25) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Deccal kendisine haram olduğu halde Medine geçitlerine
gelir. Medine yakınlarındaki bir takım çorak toprağa konaklar. O gün insanların
en hayırlısı olan yahut hayırlılarından biri olan bir kimse ona şöyle der:
−Şahitlik ederim ki sen Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in bize bahsettiği Deccal’sin!
Deccal insanlara:
−Bunu öldürsem sonra da diriltsem, rabliğimden şüphe eder
misiniz? der.
İnsanlar:
−Hayır, derler. Onu öldürür, sonra diriltir.
O genç:
−Allah’a yemin olsun ki, bugün senin hakkında daha fazla
kanaat sahibiyim, der. Bunun üzerine Deccal onu öldürmek ister ama buna güç
yetiremez!”
Buhari 6981
(26) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Deccal zuhur eder. Mü’minlerden bir adam ona doğru yönelir.
Deccal’in askerleri:
–Nereye gitmek istiyorsun? diye sorarlar.
O genç:
−Şu çıkana gidiyorum, der.
Onlar:
−Yoksa sen bizim rabbimize iman etmiyor musun? derler.
O genç:
−Rabbimizde gizlilik yoktur, der.
Bunun üzerine:
−Onu öldürün, derler. Sonra onlardan bir kısmı diğerlerine:
−Rabbiniz kendisinin haberi olmadan birini öldürmenizi
yasaklamadı mı? derler. Onu Deccal’e götürürler.
Mü’min onu gördüğü vakit:
−Ey insanlar! Bu, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
bize haber verdiği Deccal’dir, der. Deccal emreder, o mü’min karnı üzere yere
yatırılır. Döve döve sırtı ve karnı genişletilir.
Deccal:
−Bana iman etmiyor musun? diye sorar.
O mü’min:
−Sen çok yalancı Mesih Deccal’sin, der. Deccal emreder, o
mü’min başının ortasından iki ayağının arası ayrılana kadar testere ile
kesilerek ayrılır. Sonra Deccal bu iki parça arasında yürür.
Sonra:
−Kalk, der. O mü’min dikilerek eski halini alır.
Sonra Deccal:
−Bana iman etmiyor musun? diye sorar.
O mü’min:
−Senin hakkında kanaatimi artırmaktan başka bir şey
yapmadım, der.
Sonra:
−Ey insanlar! Deccal bunu benden başka hiç kimseye
yapamayacaktır, der. Onu kesmek için Deccal tutar, boynu ile köprücük kemiği
arası bakır bir levha haline gelir. Onu elleri ve ayaklarından tutar ve onu atar.
İnsanlar onu ateşe attığını sanırlar, ancak cennete atılmıştır.”
(27) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Bu mü’min, âlemlerin Rabbi katında şahadeti en yüce
olandır.”
Müslim 2938/113
Deccal’in
Çıkacağını Gösteren İşaretler
(28) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal’in çıkmasından önce üç şiddetli yıl olur. İnsanlar
o yıllarda şiddetli kıtlığa maruz kalırlar. Sonra ilk yıl Allah semaya emreder,
sema yağmurun üçte birini hapseder tutar. Yere emreder, yer nebatının üçte
birini hapseder tutar. Sonra ikinci yıl Allah semaya emreder, yağmurunun üçte
ikisini tutar. Yere emreder, nebatının üçte ikisini tutar. Sonra üçüncü yıl
Allah semaya emreder, yağmurunun tamamını tutar, bir damla yağmur düşmez. Yere
emreder, nebatının tamamını tutar, hiç yeşillik bitmez! Allah’ın dilediği
hariç, çift tırnaklı (geviş getiren) helak olmayan hiç hayvan kalmaz!”
Denildi ki:
−O zaman insanlar ne ile yaşarlar?
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu:
−“Tehlil, tekbir, tahmid onlar için yiyecek yerine geçer.”
Tehlil; ‘La ilahe illallah’
demektir.
Tekbir; ‘Allah-u Ekber’
demektir.
Tahmid; ‘Elhamdulillah’
demektir.
İbni Mace 4077
(29) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Ahlas fitnesi, insanların birbirinden kaçması, malının ve
ehlinin yağma edilmesidir. Sonra bolluk fitnesi olacak. Bu fitnenin dumanı
benim Ehl-i Beyt’imden, benden olduğunu iddia eden bir adamın ayaklarının
altına kadar varacak, hâlbuki o benden değildir! Gerçekte benim dostlarım
muttakilerdir. Sonra insanlar, eğreti düzgün olmayan, nizamsız bir adamın
başına toplanacaklar.
Sonra düheyma fitnesi olacak ki bu ümmetten dokunmadığı
kimse kalmayacak! Fitne bitti denildiğinde devam edip yaygınlaşacak. O fitne içerisinde,
kişi mü’min olarak sabahlayacak, akşama kâfir olarak çıkacaktır. Hatta insanlar
iki ayrı gruba ayrılacaklardır. Biri nifaksız iman grubu diğeri imansız nifak
grubudur. Böyle olduğu zaman, o gün yahut ertesi gün Deccal’i bekleyin.”
Ebu Davud 4242
(30) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Beytü’l-Makdis’in imar edilmesi Yesrib’in harap olmasına,
Yesrib’in harap olması Rumlarla Müslümanlar arasında harp çıkmasına, harbin
çıkması İstanbul’un fethine, İstanbul’un fethi Deccal’in çıkmasına işarettir.”
Yesrib; Medine’nin eski
adıdır.
Ebu Davud 4294
Beytü’l-Makdis’in imarı, Allah’ın izniyle Yahudi işgalinden
kurtulmasından sonra Müslümanların eliyle olacaktır. Mukaddes topraklar, o
zaman hilafet yurdu olacaktır.
(31) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu şöyle bildiriyor:
“Ey Havale’nin oğlu! Mukaddes topraklara hilafetin indiğini
görürsen; insanlara zelzeleler düşünce ve kederler, büyük hâdiseler benim şu
ellerimin senin başına olan yakınlığından daha yakındır.”
Ebu Davud 2535
Deccal’in Biyografisi ve
Yapacağı Şeyler
1) Deccal, Yahudi’dir!
2) Deccal, Kâfirdir!
3) Deccal, Kısırdır!
4) Deccal, İnsanı
Öldürüp Diriltir!
5) Deccal, Çok
Kuvvetlidir!
6) Deccal, Cüsse
Bakımından İnsanların En Büyüğüdür!
7) Deccal, Çok Hızlıdır!
8) Deccal, Kalın
Boyunludur!
9) Deccal’in Alnı
Açıktır!
10) Deccal, Kırmızı
Yüzlüdür!
11) Deccal, İri Yarı
Biridir!
12) Deccal, Kısa
Boyludur!
13) Deccal’in Bacakarının
Arası Açıktır!
14) Deccal, Sevimsizdir!
15) Deccal, Gençtirv
16) Deccal, Çukur ve
Tümsek Olmayan Bir Halde Silme Düzdür!
17) Deccal’in Saçı
Oldukça Kıvırcıktır!
18) Deccal’in İki Gözü
Arasında Kâfir Yazılıdır!
19) Deccal’in Gözü Cam
Gibi Yeşildir!
20) Deccal’in Sağ Gözü
Kör veya Şaşıdır!
21) Deccal’in Sol Gözü
Sönük veya İçi Çıkartılmış Üzüm Tanesi Gibidir!
22) Deccal’in Ayakları
Dengesiz ve Çarpıktır!
23) Deccal’in Yanında
Akar İki Nehir Vardır!
24) Deccal, Gökyüzüne
Emrettiğinde Yağmur Yağar!
25) Deccal, Toprağa
Emrettiğinde Sebze ve Meyve Çıkar!
26) Deccal, Toprağa
Emrettiğinde Hazinelerini Çıkartır!
27) Deccal, Hayvanların
Memelerindeki Sütünü Artırır!
28) Deccal, Sebzelerin ve
Meyvelerin Bereketini Artırır!
29) Deccal’in Yanında
Ekmekten ve Etten Dağlar Vardır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder