10 Aralık 2014 Çarşamba

İSLÂM COĞRAFYASININ İSLÂM’LA İDARE OLUNMASI : İslâm, bütün zamanların ve bütün mekânların asla ve kat’a alternatifi bulunmayan yegâne kurtuluş nizamıdır. İslâm’ın dünyaya hâkim olması için çalışmak, Müslümanlar için imanlarından kaynaklanan bir vecibedir. Müslümanlar için İslâm coğrafyasının İslâm’la idare olunması, bir din, bir iman meselesidir. Müslümanları İslâm’dan gayrisiyle idare olunmaya razı etmek, Müslümanları küfür ve şirke razı etmektir.


İslâm coğrafyasının 

İslâm’la idare olunması/1

İslâm coğrafyası için esas-ı asli İslâm’la idare olunmasıdır. Çünkü Müslümanlar için İslâm’la idare olunma asli, İslâm dışı sistemlerle idare olunma ise arızidir. Müslümanlar İslâm’la idare olunmuyorlarsa şeksiz ve şüphesiz küfürle idare olunuyorlar demektir.
Gayr-i İslâmî sistemlere, düzenlere razı olanlar, hayatlarını İslâm dışı sistemlere göre şekillendirenler, İslâm’a ihanet edenlerden sayılırlar. Dolayısıyla İslâm’la idare olunmamayı tavsiye eden, emreden bütün güçler, oluşumlar ve girişimler, küfrün ve kâfirliğin temsilcileridir. Böylelerini tasdik etmek, isteklerine uymak, İslâm dininden dönüp mürted olmaktır. Münkir ver Müşrikler istemese de, hoşlanmasa da, Müslümanların İslâm’la idare olunma iradeleri devam edecektir. İslâm’la idare olunma iradesi, mü’min kalma iradesidir.
Dünyadaki Münkir ve Müşrikler, Yahudi ve Hıristiyanlar, Münafık ve Mürtedler, Müslümanların sadece İslâm ile idare olunmalarından nefret duyarlar. Rabbimiz haber veriyor:  
“Allah tek olarak anıldığı zaman, âhirete inanmayanların kalpleri nefretle çarpar, ama Allah’tan başka putlar anıldığı zaman hemen yüzleri güler.”(Zümer Sûresi/ 45)
Dikkat edilirse, Allah tek başına zikredildiği zaman, “Rahmân ve Rahîm olan Allah’tır, yaratıcı olan, yarattıklarına egemen olan, ölüme ve hayata etkin olan Allah’tır, kullarının tek hacet kapısı Allah’tır, Allah’tan başka hacet kapısı yoktur, bilen Allah’tır, Allah’tan başka bilen yoktur, şifa Allah’tandır, 
Allah’tan başka şifa merciî yoktur, hüküm, hâkimiyet Allah’a aittir, O’ndan başka hiç kimsede hâkimiyet yetkisi yoktur, Allah’ın gönderdiği şeriattan başka meşru hayat nizamı yoktur” dendiği zaman, her konuda yetkili sadece Allah zikredildiği zaman, ahirete inanmayanların kalpleri nefretle çarpar. Kalplerinde bir öfke, yüzlerinde bir ekşime meydana gelir. Ama Allahû Teâla’nın berisinde bir şeylerden söz ettiniz mi, yani bir konuda etkin ve yetkin olarak Allah’tan başkalarından da, meselâ bir kısım tâğutlardan da, putlardan da, parlamentolardan da, bilimden de, büyütülmüş varlıklardan da, yıldızlardan, uzmanlardan da söz etmeye başladınız mı gülüp sevinmeye başlarlar, yüzleri açılır. Çünkü bu müşriklere Allah’tan başkalarından bahsetmek, Allah’ın gönderdiği yegâne hayat nizamı İslâm’ı bırakıp Demokrasi’den, Laiklikten, Liberalizm’den, Kapitalizm’den, Kemalizm’den, Sosyalizm’den, Marksizm’den, Faşizm’den, Hümanizm’den bahsetmek, bunlarla idare olunmayı istemek onların hevâ ve heveslerini onaylamaktır. Bugün de İslâm coğrafyasında yerel Tağutlara, Firavunlara karşı mücadele eden Müslümanlar sadece İslâm’la idare olunmayı, “el- Hilafetü’r Raşide/Raşid Halifeliği” gündeme getirdiklerinde Küresel Firavun Amerika ve avaneleri harekete geçiyorlar.  Müslümanların İslâm’la değil, Demokrasiyle, Laiklikle idare olunmaları gerektiğini dayatıyorlar. Bu hususta direnen Müslümanlara karşı operasyonlara başlıyorlar. Bunun manası şudur: 


Küresel Firavun Amerika, halkı Müslüman veya halkından Müslüman olan ülkelere diyor ki: “Sizin Rabbiniz Allah değil benim. Allah’ın size gönderdiği hayat nizamı İslâm’ı ortadan kaldırıyorum. Ben size din tayin ediyorum. Siz benim tayin ettiğim Kapitalizm’e, Demokrasiye, Laikliğe, Liberalizm’e tabi olacaksınız. Sizin bundan böyle dininiz benim tayin ettiklerimdir. Bunu kabul etmeseniz bombalanacaksınız, öldürüleceksiniz, yerinizden ve yurdunuzdan olacaksınız. Benim topraklarınızda ortaya çıkarttığım terör örgütlerim vardır onları size musallat edeceğim.” Evet, şeytan Amerika aynen böyle diyor.  Amerika, bir küresel  kötülükler devletidir. Kötülükleri yaymak ve  kötülükleri dünyaya egemen kılmak, Amerika’nın varlık sebebidir. Amerika, ürküterek, korkutarak Müslümanları sindirmeye, boyun eğdirmeye çalışıyor. DolayısıylaMüslümanlarla Küresel katil Amerika ve müttefikleri arasındaki savaş bir toprak, bir alan savaşı değil, bir iman savaşıdır. Şeytan Amerika halkı Müslüman veya halkından Müslüman olan ülkeleri istikrarsızlaştırarak kendisine bağlı ve bağımlı hale getirmek istiyor.  Amerika bütün kurum ve kuruluşlarıyla İsrail için vardır.  İsrail, Ortadoğu’da İslâm’ın değil, Siyonizm’in hâkim olmasını İstiyor. Amerika da bunun için savaşıyor, bombalıyor, yıkıyor, yakıyor ve parçalıyor.
İslâm coğrafyasının 

İslâm’la idare olunması/2

Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat akidesine bağlı Müslümanlar, küresel katil Amerika ve avanelerinin bütün dayatmalarına rağmen imanlarının bir gereği olarak İslâm coğrafyasının sadece İslâm’la idare olunmasını istiyorlar ve bunun için de direniyorlar. Dolayısıyla İslâm coğrafyasındaki bütün kavgaların, savaşların, çatışmalarının ana sebebi budur. Müslümanlar ya İslâm ile idare olunmaktan vazgeçip şeytan Amerika’yı ilah edinecekler veya “Rabbimiz Allah’tır” deyip İslâm coğrafyasının İslâm ile idare olunması için mücadele edeceklerdir. 
Müslümanlar, beşeriyet âlemi için ortaya çıkarılmış  en hayırlı ümmetin mensuplarıdır.  Şehid Hasan El- Benna (Rh.a.) der ki:“Müslümanların dünyadaki konumları efendilik değil, öğretmenlik mertebesidir.” Müslümanlara hadim olmayan, Müslümanlara halife de olamaz!
Din gayretiyle müntesiplerini Gayr-i İslâmî idarelere razı eden mekanizmalar, ehl-i küfür hesabına çalışan mekanizmalardır. İslâm’la idare olunma bu tip mekanizmalardan kurtulmayı garantiler. 
Müslüman insan ister ferd, ister aile, ister cemiyet ve isterse devlet seviyesinde olsun, her yerde ve her zaman kendini diniyle mukayyet gören insandır. Müslüman için İslâm dininden kaynaklanmayan ve İslâm dinine uygunluk arz etmeyen her kanun beynine ve bileğine atılan bir kelepçedir. Bu kelepçelerden kurtulmanın yegâne yolu, İslâm ile idare olunmaktır. 
Kâfirlerin küfrî idarelerini geçersiz kılmanın en emin yolu, sadece ve sadece İslâm’la idare olunmaktır. Dinullah’ı ikame etme mesuliyeti, İslâm’la idare olunmayı zaruri kılar. Dinullah’ı ikame etmek, İslâm’la idare olunmak, âlemlerin Rabbi olan Allahû Teâla’nın emridir.  Allahû Teâla’nın bu emri, ehl-i küfre en ağır gelen emirlerdendir. Rabbimiz buyuruyor:
“(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) tefrikaya düşmeyin (fırkalara ayrılmayın).” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).” (Şûra Sûresi/ 13)
Bu ayet-i kerime’den açıkça anlıyoruz ki; Hz. Muhammed (sav) insanları bir bütün olarak  Allah’ın dinini ikame etmeye davet etmiştir.  Rasûlüllah (sav)’in bu daveti müşriklere çok ağır geldi. Müşriklerin mantığı karakteri hiç değişmez. Dünyada ehl-i küfrü en çok korkutan şey, Müslümanların İslâm’dan başka bir şeyle idare olunmayı asla ve kat’a kabul etmemeleridir. Dünkü Mekkeli müşriklerin tavrını bugün şeytan Amerika ve avaneleri sergilemektedirler. İslâm coğrafyasının İslâm’la idare olunması gündeme geldiğinde şeytan Amerika ile birlikte Laikliğe iman etmiş Demokrat sağcı ve solcu müşriklerin birleştiklerini ve birlikte dinleriyle idare olunmak isteyen Müslümanlara karşı harekete geçtiklerini görmekteyiz.
Küresel katil Amerika’nın hedefi; İslâm coğrafyasında sadece ve sadece İslâm’la idare olunmak isteyen Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat’in omurgasını çökertmektir. Şeytan Amerika bu hedefine ulaşmak için Ulus devletlerle, Kavmiyetçi terör örgütleriyle dirsek teması halindedir. İslâm coğrafyasında ortaya çıkmış ulus devletler, Amerikan emperyalizmi hesabına icraatlar ortaya koymaktadırlar. Çünkü Ulus devletlerin hedefi; Müslümanları ehl-i ferd haline getirip şahsi kanaatleriyle amel etmelerini sağlamaktır. Çünkü Allah’ın indirdiği, Rasûlüllah’ın tebliğ ve tatbik ettiği ilâhi hükümlerle amel etmek yerine kendi şahsi kanaatleriyle amel edenler, ehl-i küfrün sermayesinden sayılırlar.
İslâm’dan gayrisiyle idare olunmaya razı olanın Müslümanlığını unut. Vahyin karargâhı olmazsa evler, kundakta boğulur umut!

Müslümanların coğrafyasında Müslümanların kendi dinleriyle yani İslâm’la idare olunmalarına engel olmak, dünyanın en büyük zulmü ve zalimliğidir. Çünkü Müslümanları İslâm’dan gayrisiyle idare etmek, Müslümanlara her gün işkence etmektir. Dinleriyle idare olunmayan Müslümanların din, can, mal, nesil ve akıl emniyetleri ortadan kalkmıştır. Bu durumdaki Müslümanların etrafını şek ve şüpheler, korku ve kuşkular kaplamıştır.

YENİ AKİT / Mustafa Çelik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder