Hindistan Müslümanlarının Trablusgarp ve Balkan savaşlarından beri, içinde bulundukları zorluklara rağmen Osmanlı'ya ve Türk halkına yardım ve destekleri bitmek bilmemiştir.
O günkü Hindistan sınırları günümüzdeki Pakistan ve Bangladeş'i de kapsamaktaydı. 1912'de Balkan Savaşlarının başlaması ile Hindistan'a ulaşan haberler bir anda ortalığı karıştırmıştı.
Yoğun bir ilginin yanı sıra müthiş bir tepki de gösteriliyordu. Savaşın başlamasıyla birlikte bu konuda birçok adımlar atılmaktaydı.
İngiliz işgalindeki Hindistan'da genç kızlar çeyizliklerini, öğrenciler harçlıklarını velhasıl herkes ne imkanları varsa “Yeter ki Osmanlı ve Hilafet yaşasın” diyerek yardım göndermişlerdir. Gelişmeleri yakından takip eden bir İngiliz görevlinin raporundaki şu ifadeler ise çok dikkat çekicidir:
“Herkes elindeki her şeyi Osmanlı’ya yardım için getirip bırakıyordu. Bir ara kalabalık telaşlandı, bir hareketlilik görüldü. Kucağında bebek bulunan fakir bir kadın can havliyle sağa sola koşuşturuyor, ‘Yok mudur bir hayırsever, Allah rızası için bu çocuğumu satın alsın, bedelini Osmanlı’ya göndereyim.’ diyordu. Herkes şaşkın, herkes perişandı. Yürekler parçalanmıştı sanki. İslam’ın şan ve şerefini muhafaza edecek tek kuvvetin Hilafet makamı olduğuna inanmışlardı. Osmanlılara karşı olan bu hissiyatlarını ispat için de büyük bir gayret ile maddi yardımda bulunmuşlardır. Dilencilerin bile bağışa katılmış olmalarına bakacak olursak Osmanlı kardeşlerine olan düşkünlüklerini bir parça olsa anlamış oluruz.”
Prof. Dr. Özcan, İngiliz arşivinde bu raporu okurken gözyaşlarını tutamadığını yazıyor. Hakikaten, Hint Müslümanlarının bizim için yaptıkları fedakarlıkları bilen vicdan sahibi bir insanın bundan etkilenmemesi mümkün değildir.
1912 sonlarında Hindistan’ın bazı bölgelerinde bütün Avrupa mallarını boykot etmeye yönelik kampanya başlatıldı. Etkili gazetelerden Urdu-yu Mualla ‘bir Müslüman millet savaşta iken onun düşmanlarına karşı harekete geçmek diğer Müslümanlara farzdır.’ şeklinde bir fetva yayımladı. Comrade, Zemindar, El-Hilal gibi gazeteler kendi kampanyalarını başlattılar. İnsanı hislendiren gazete ve duvar ilanları ile yapılan yardım çağrıları olağanüstü derecede karşılık görmüş ve adeta yağmur gibi paralar yağmaya başlamıştı.
Gazetelerdeki ilanların birinde şöyle deniyordu: "Birçok yaralı Türk sahipsiz yatıyor. Allah aşkına yardım gönderin. Fakirlik korkunç. Müslümanları açlığa ve ölüme terk etmeyin."
1897 Osmanlı-Yunan harbinde Karaçi halkının İstanbul’a çektiği bir telgraf metninde yer alan şu ifadeler de kayıtlardadır: “Bütün servetimiz, evlerimiz, mülklerimiz, bedenimiz ve ruhumuz büyük İslam hükümetinin yoluna feda olsun.”
93 Harbi (1877-78)’nin en karanlık safhalarında da “Türkler için yapabileceğimiz her şeyi yapmak bizim için farzdır; zira yeryüzünde Müslümanların taşıdıkları haysiyet Türkler yüzündendir.” diyerek başlattıkları yardım kampanyaları ile o tarihler için muazzam sayılabilecek bir meblağı (125.000 Osmanlı Lirası) İstanbul’a ulaştırmışlardır.
HİND MÜSLÜMANLARININ KURTULUŞ SAVAŞINDA YAPTIĞI YARDIMLAR
O günkü Hindistan sınırları günümüzdeki Pakistan ve Bangladeş'i de kapsamaktaydı. 1912'de Balkan Savaşlarının başlaması ile Hindistan'a ulaşan haberler bir anda ortalığı karıştırmıştı.
Yoğun bir ilginin yanı sıra müthiş bir tepki de gösteriliyordu. Savaşın başlamasıyla birlikte bu konuda birçok adımlar atılmaktaydı.
İngiliz işgalindeki Hindistan'da genç kızlar çeyizliklerini, öğrenciler harçlıklarını velhasıl herkes ne imkanları varsa “Yeter ki Osmanlı ve Hilafet yaşasın” diyerek yardım göndermişlerdir. Gelişmeleri yakından takip eden bir İngiliz görevlinin raporundaki şu ifadeler ise çok dikkat çekicidir:
“Herkes elindeki her şeyi Osmanlı’ya yardım için getirip bırakıyordu. Bir ara kalabalık telaşlandı, bir hareketlilik görüldü. Kucağında bebek bulunan fakir bir kadın can havliyle sağa sola koşuşturuyor, ‘Yok mudur bir hayırsever, Allah rızası için bu çocuğumu satın alsın, bedelini Osmanlı’ya göndereyim.’ diyordu. Herkes şaşkın, herkes perişandı. Yürekler parçalanmıştı sanki. İslam’ın şan ve şerefini muhafaza edecek tek kuvvetin Hilafet makamı olduğuna inanmışlardı. Osmanlılara karşı olan bu hissiyatlarını ispat için de büyük bir gayret ile maddi yardımda bulunmuşlardır. Dilencilerin bile bağışa katılmış olmalarına bakacak olursak Osmanlı kardeşlerine olan düşkünlüklerini bir parça olsa anlamış oluruz.”
Prof. Dr. Özcan, İngiliz arşivinde bu raporu okurken gözyaşlarını tutamadığını yazıyor. Hakikaten, Hint Müslümanlarının bizim için yaptıkları fedakarlıkları bilen vicdan sahibi bir insanın bundan etkilenmemesi mümkün değildir.
1912 sonlarında Hindistan’ın bazı bölgelerinde bütün Avrupa mallarını boykot etmeye yönelik kampanya başlatıldı. Etkili gazetelerden Urdu-yu Mualla ‘bir Müslüman millet savaşta iken onun düşmanlarına karşı harekete geçmek diğer Müslümanlara farzdır.’ şeklinde bir fetva yayımladı. Comrade, Zemindar, El-Hilal gibi gazeteler kendi kampanyalarını başlattılar. İnsanı hislendiren gazete ve duvar ilanları ile yapılan yardım çağrıları olağanüstü derecede karşılık görmüş ve adeta yağmur gibi paralar yağmaya başlamıştı.
Gazetelerdeki ilanların birinde şöyle deniyordu: "Birçok yaralı Türk sahipsiz yatıyor. Allah aşkına yardım gönderin. Fakirlik korkunç. Müslümanları açlığa ve ölüme terk etmeyin."
1897 Osmanlı-Yunan harbinde Karaçi halkının İstanbul’a çektiği bir telgraf metninde yer alan şu ifadeler de kayıtlardadır: “Bütün servetimiz, evlerimiz, mülklerimiz, bedenimiz ve ruhumuz büyük İslam hükümetinin yoluna feda olsun.”
93 Harbi (1877-78)’nin en karanlık safhalarında da “Türkler için yapabileceğimiz her şeyi yapmak bizim için farzdır; zira yeryüzünde Müslümanların taşıdıkları haysiyet Türkler yüzündendir.” diyerek başlattıkları yardım kampanyaları ile o tarihler için muazzam sayılabilecek bir meblağı (125.000 Osmanlı Lirası) İstanbul’a ulaştırmışlardır.
HİND MÜSLÜMANLARININ KURTULUŞ SAVAŞINDA YAPTIĞI YARDIMLAR
İngiltere’nin 16 Mart 1920'de İstanbul’u işgal etmesi, Osmanlı Devleti'nin her zaman sâdık bendesi olmuş Hind Müslümanlarını tekrar ateşledirdi. Protesto için Amritsa şehrinde büyük bir miting yapıldı. Mevlana Ebul Kelam Azad, Muhammed Ali Cinnah ve Mahatma Gandhi’nin katıldığı miting Kur’an okunarak başladı. İstanbul’un işgalinden üç gün sonra Hilafet Komitesi adına Muhammed Ali başkanlığındaki Müslüman heyeti Londra’da Başbakan Lloyd George ile görüşerek muhtıra verdi.
Hint Hilafet Komitesi, Haydarabad'da Hint kıtasının önemli önemli şehir ve merkezlerinden delegelerin katıldığı büyük bir konferans düzenlendi. Konferansta Osmanlı Halifesi’ne bağlılık kararı alındı. Konferans adına Gulam Muhammed imzasıyla Osmanlı Sadrazamına çekilen telgrafta “Peygamber-i Zîşanımız Efendimiz Hazretlerinin Halifesi ve Emirül Müminin” sıfatıyla Türk Sultanına “biat” ettiklerini, yani dini otorite olarak onu tanıdıklarını bildirdiler. Londra’ya da gönderilen telgraf Osmanlı gazetelerinde de yayınlandı.
Hintli Müslümanlar 23 Haziran 1921'de Londra’da Yunanlıların Anadolu’daki baskı ve katliamını protesto etmek amacıyla bir toplantı düzenledi. Bu toplantıda konuşan Muhammed Ali Cinnah İngiliz politikalarını kınayarak şunları söyledi: “Bir Müslümanın, canından çok sevdiği o Türk topraklarının Yunanistan’a peşkeş çekilmesine tepkisi ne olur sanıyorsunuz? Hele İstanbul’un İngiltere ve yandaşlarının silahlarının gölgesinde, müttefiklerin bir çıkar ve güvence aracı haline getirilmesine ne demeli? Şunu iyi bilmelisiniz ki, hiçbir zaman siz Hindistan halkı veya Müslümanların iyi niyetine nail olamazsınız! Ve hiçbir zaman rahat ve huzur bulamayacaksınız!”
Kurtuluş Savaşı’nda Osmanlı Halifesinin ve Payitahtın kurtarılması için başlatılan Milli Mücadele'ye destek için Hint Hilafet Komitesinden Mustafa Kemal’e 781.570 Türk Lirası ve muhtelif yerlerden de 254.038 Türk Lirası olmak üzere toplam; 1.035.608 Türk Lirası yardım gönderildi. Hint Hilâl-i Ahmer Reisi Emir Ali, Yunan istilası dolayısıyla Hilâl-i Ahmer’e Ekim 1921’de 500 İngiliz lirası gönderdi. Yardım sebebiyle heyet erkanına teşekkür edildi. Aynı Cemiyet 1921-1922 yıllarında Anadolu’da sıhhiye-i askeriyenin ihtiyacını karşılamak üzere 40.000 parça eşya sevk etti. 1921 yılının başlarında Ankara’ya, Hilâl-i Ahmer genel merkezi tarafından toplanan 250.000 lira gönderilmiştir. 1921 yılında, sadece Nisan - Ağustos ayları arasında; öksüzlere, şehitlerin yoksul ailelerine ve Hilâl-i Ahmer’e yardım maksadıyla toplam 58.650 lira gönderilmiştir. Mayıs 1920 ile Ocak 1921 tarihleri arasında Hindistan’ın Bombay şehrindeki Hilafet Cemiyeti’nin yaptığı yardım 33.000 İngiliz lirasına ulaştı. İstanbul’daki felaketzedeler de unutulmamış ve bu meblağın 2.000 lirası İstanbul’daki felaketzedelere gönderilmiştir.
Kaynak: Ottoman History Picture Archieves
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder