1880'li yıllarda İngiltere Başbakanı Gladstone "Türkler insanlığın insan olmayan numuneleridir. Onları Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu'da yok etmeliyiz" diyordu.
Dünyaya özel bir görevle gönderildiğine inanıyor, yazdığı kitapta kendini "Tanrı'nın adamı" olarak tanımlıyor ve "Tanrı Devleti kuracağım" diyordu.
"Bütün varlığımın kutup yıldızı Hıristiyanlıktır" açıklamasını yapıyor, İngiliz parlamentosunda eline Kur'an-ı Kerim'i alıp, "Türkler bu kitapla yürüdükçe medeniyete zararlıdır" diye bağırıyordu.
Emrindeki medyaya "Osmanlı'ya saldırın" talimatı veriyordu. "Türkler Barbar" diye başlayan kampanya, "Vahşiler" diye devam ediyor, son noktada "Osmanlı yıkılmalıdır" diye İngiltere ayağa kaldırılıyordu.
İngiliz milletvekili Sir Ellis Achmead Bartleti, anılarında şöyle diyordu:
"1894 yılı gazeteciler, aslı ve esası olmayan birtakım söylentilere dayanarak Türkler aleyhinde en kötü şeyleri yazdılar. Dillerine doladıkları olaylar asılsız, önemsiz ve abartılıydı.İngiliz gazeteciler gerçekte asla yapılmamış şeylerden dolayı Türkleri ve Osmanlı Hükümeti'ni dehşet ile suçladılar. Yaşanmamış olayları var göstererek Türk askeri ve Osmanlıya saldırdılar. Türkler iftiraya uğradılar.
Osmanlı askerleri bazı teröristlere operasyon yaptı. İngiliz gazeteleri otuzkırk bin ölü var yalanını ortaya attı."
İngiliz Başbakanlardan Asquit de "Osmanlı Devleti ölüm döşeğine yattı. Dünya için bir şer ve fenalık yuvası olan bu hasta bir daha canlanmayacak" diye nara atıyordu. 1898'de İngiltere'de Başbakanlık koltuğunda Lord Salisbury vardı. "Türkler kapitülasyonların kalkmasını istiyor. Fanatik cahil insanlar, barbar millet" diyerek saldırıyordu.
Bir millet yabancılara verilen imtiyazların kaldırılmasını isterse onlar için hemen "BARBAR" oluyordu.
İngiltere'de başlatılan kampanyaya, Anglosakson Amerika da hemen eşlik ediyordu. ABD medyası da Osmanlı aleyhine saldırıya geçiyordu. 1.Dünya Savaşı sırasında İngiliz başbakanı olarak karşımıza çıkan Lloyd George da ilkelerini şöyle açıklıyordu:
"Arapça konuşan her yer Osmanlı İmparatorluğu'ndan alınmalı ve MANDA haline getirilmelidir. Türkler Anadolu'nun sadece bir kısmına sahip olacaklar. Türklere boğazlarda ve denizlerde hiçbir yer verilmeyecektir."
Evet "MANDA" olma projesini ortaya atan İngiliz Başbakan'dı. Ne acıdır ki bu topraklarda "İngiliz MANDASI olalım" ve "Hayır ABD MANDASI olalım" diye kavga eden yerliler çıkıyordu.
Peki MANDA yönetimi neydi?
Savaş sonrası az gelişmiş ülkelerin yönetiminin BÜYÜK DEVLETLERE verilmesiydi. Yani "SÖMÜRGE" anlamına geliyordu. Ve bu ülkede BİZDEN GÖRÜNENLER "Sömürge olalım" diye kavga ediyordu. Osmanlı'yı yıkanlar, bu ülkede öyle bir sistem kurdular ki, yıllarca "MANDA" yönetimlerinden farkımız kalmadı.
Ne zaman diklenmeye başlasak "DARBELER" yaptırdılar "Bizim çocuklar" dediklerine.
Bu ülkede BAŞBAKANLARI astırdılar. Osmanlı'nın parçalanmasına imza atanlardan İngiliz Başbakan Gladstone Mısır'da İskenderiye'ye bomba yağdırıyor, binlerce sivili katlediyordu.
Ardından Avam Kamarası'nda kürsüye çıkıp "Mısır'ı işgal ettik. Medenilikle barbarlık arasındaki mücadeleyi kazandık. Mısır artık özgür" diye bağırıyordu. Özgür dedikleri Mısır artık bir İngiliz Mandası'ydı ve oradan hiç çıkmadılar.
En ufak diklenmede defalarca darbe yaptılar.
Son olarak SİSİ'yle geldiler, şimdi Mursi'yi idam etmeye hazırlanıyor, "DARBECİ"yi tüm dünyaya alkışlatıyorlar. Çünkü yanlarında Yahudi Baronlar ve ellerinde onların MEDYASI var. Son yıllarda Türkiye kabuk değiştirdi, enerji hatlarına indi, IMF'i kovdu, ihracatını 150 milyar dolarlara çıkardı, kendi silahını, savaş hatta uçak gemisini yapmaya başladı.
3. Köprüler, 3. Havaalanları için kolları sıvadı "Kanal İstanbul" dedi, "Boğazları geri alacağım" diye diklendi, işte o zaman saldırıya geçtiler.
Onun içindir bu topraklardaki Mandacı medya Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na "Sonun Menderes" gibi olacak diye manşetler atıyor. Çünkü aylar önce İngiliz medyası da bu başlıkları atmıştı. Onun içindir yerli işbirlikçi gazetede birileri "Mursi yüzde 52 ile geldi, şimdi idam edilecek" diye imalı gönderme yapıyor. MANDACILAR hala aramızda dolaşıyor. Ve birileri MANDA sistemine dönmek için dün Adana ve Mersin'de bombalar patlatıyor. Ne yapacağız?
BEKİR HAZAR
Ardından Avam Kamarası'nda kürsüye çıkıp "Mısır'ı işgal ettik. Medenilikle barbarlık arasındaki mücadeleyi kazandık. Mısır artık özgür" diye bağırıyordu. Özgür dedikleri Mısır artık bir İngiliz Mandası'ydı ve oradan hiç çıkmadılar.
En ufak diklenmede defalarca darbe yaptılar.
Son olarak SİSİ'yle geldiler, şimdi Mursi'yi idam etmeye hazırlanıyor, "DARBECİ"yi tüm dünyaya alkışlatıyorlar. Çünkü yanlarında Yahudi Baronlar ve ellerinde onların MEDYASI var. Son yıllarda Türkiye kabuk değiştirdi, enerji hatlarına indi, IMF'i kovdu, ihracatını 150 milyar dolarlara çıkardı, kendi silahını, savaş hatta uçak gemisini yapmaya başladı.
3. Köprüler, 3. Havaalanları için kolları sıvadı "Kanal İstanbul" dedi, "Boğazları geri alacağım" diye diklendi, işte o zaman saldırıya geçtiler.
Onun içindir bu topraklardaki Mandacı medya Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na "Sonun Menderes" gibi olacak diye manşetler atıyor. Çünkü aylar önce İngiliz medyası da bu başlıkları atmıştı. Onun içindir yerli işbirlikçi gazetede birileri "Mursi yüzde 52 ile geldi, şimdi idam edilecek" diye imalı gönderme yapıyor. MANDACILAR hala aramızda dolaşıyor. Ve birileri MANDA sistemine dönmek için dün Adana ve Mersin'de bombalar patlatıyor. Ne yapacağız?
BEKİR HAZAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder